Kadın korkusu

"Meclis en renkli dönemini yaşıyor." Son günlerde beni en çok sinirlendiren cümle bu. Niye renkli dönemini yaşıyor? Çünkü kadın milletvekilleri gelmişmiş... Kadınları sadece renk unsuru gören zihniyet bütün ana haber bültenlerindeydi. Kadın vekillerin mazbata almaya giderken görüntülerini yayınlayan televizyonlar "Kadınların paralarını kocaları ödedi" gibi komik cümleler kurdular. Kadın vekiller ise şaşkındı. Nasıl şaşkın olmasınlar, sadece kadın oldukları için kameralar onlara çevriliydi.
550 erkek vekil içinde bu seçimde 24 kadın var diye neredeyse eteklerimiz zil çaldı. Nasıl yani? Bu sayı yüzde 4.3 demek değil mi? Kadınların seçme ve seçilme haklarını kullandıkları ilk seçimde, 1934'te bu oran yüzde 4.8 idi. Gerçi o zaman sayı sadece 18 milletvekiliyle kısıtlı kalmıştı ya, neyse...
Eski milletvekili Gülsün Bilgehan ile sohbet ederken en çok bir cümlesine üzüldüm. "CHP'den aday olmak isteyen onca başarılı kadınlara randevu bile verilmedi. Kadınlardan daha az ücret alınmasını önerdim, onu bile kabul etmediler."
Bilgehan'ın "CHP kadınlardan korkuyor" tespitine katılmamak mümkün değil. Sadece CHP değil, bütün partiler kadınlardan korkuyor. İçlerinde sadece AKP kadınlara vereceği imkanlarla oylarını artıracağını hesapladı... Onca kadını aday göstermenin arkasında yatan budur. Olsun zaten. Birileri toplumun yarısını oluşturan kadınların Meclis'te hemcinsleri tarafından temsil edilmesi gerektiğini kavramalı artık. Uzun lafın kısası, oy potansiyelini gören AKP kadınlara yöneldi. CHP onu bile yapamadı. Şimdiki hedef 34 kadın bakan olmalıdır. AKP samimiyetini ancak böyle gösterebilir diye düşünüyorum. Yani kadınlardan korkmadığını, kadın vekilleri renk katsın diye Meclis'e sokmadığını göstermelidir. Madem iki kişiden birinin oyu alınmıştır, madem bütün dünya geç de olsa (!) kadınların siyasetteki önemini fark etmiştir. (OECD ve BM raporlarına göre kadınlara yatırım yapan partiler oy oranını artıracaktır.) O zaman gereken yapılmalıdır.

"Halk lider eşlerini de meydanlarda görmek istiyor. Ama kocasının terini silen görüntüde değil."
Bilgehan'ın bu sözlerine de katılmamak mümkün değil. O yüzden yıllardır hem Semra Sezer hem de Olcay Baykal ile röportaj yapmak için kendimi paralıyorum. Çünkü merak ediyorum ne düşündüklerini, nasıl kadınlar olduklarını. Anlaşılan halk da merak ediyormuş!