Son düzlük

Seçim araştırmalarının giderek ortak bir sonuç gösterdiği bir seçime yaklaşıyoruz.
SABAH olarak geçmiş deneyimlerden ağzımız yandığı için kamuoyu araştırması yayınlamaya açıkçası çok sıcak bakmadık, hâlâ da bakmıyoruz.
Ancak bu seçim öncesi araştırmalara baktığımızda üç aşağı beş yukarı birbirine benzer sonuçlar verdiğini görüyoruz.
Bugünden bilinen bir şey var ki, üç partinin Meclis'e girmesi artık kesin gibi.
AK Parti'nin oylarını cumhurbaşkanlığı seçimi krizi ile ekonomik performansının belirleyeceği görülüyor.
Hiç beklenmedik kesimlerden AK Parti'ye oy çıkacağı anlaşılıyor.
İlginç olan, bu tablonun seçim kararı alındığı dönemle neredeyse aynı olması.
O dönemde yapılan araştırmalar da bugünlerde yayınlananlara benzer sonuçlar veriyordu.
Bu tablo, halkın beş yıl önce yaşananları unutmadığının ve istikrardan yana olduğunun açık bir göstergesi.
Dünya ekonomisiyle giderek bütünleşen ülkemizde insanlar seçimde ideoloji kadar, kendi maddi durumlarına da bakıyor.
Araştırmaların ortaya koyduğu bir başka sonuç, halkın orduyu en güvenilir kurum görmesine rağmen, askerin siyasete doğrudan müdahil olmasına sıcak bakmadığının bir kez daha ortaya çıkması.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşananların AK Parti oylarının yükselmesine yol açtığı açıkça görülüyor.
Zaten geçmiş dönemde askerin siyasete müdahalesinin hep mağdur görünen kesim veya partiye yaradığına tanık olmuştuk.
12 Mart muhtırasının ardından Ecevit'in çıkışı CHP oylarını rekor düzeye getirmişti.
12 Eylül darbesinin ardından Evren'in seçim gecesi açıklamaları ANAP'ı tek başına iktidar yapmıştı.
28 Şubat ise AK Parti'yi iktidara taşımıştı.
Bu dönemde de Çankaya Savaşı'nı kaybetmenin iktidara yaradığı, ayrıca cumhurbaşkanının muhalefetle anlaşma sonucu seçilmesi zorunluluğunun bir kısım seçmeni rahatlatıp iktidara yönlendirdiği sonucuna varılabilir.
Artık sözün bittiği, meydanın halkın iradesine kaldığı günlerdeyiz.
Dileriz ülkemiz için en hayırlı sonuç ortaya çıkar.