Gemici ayağındaki bir çift ayakkabıyı iskeleye bırakır ve gider. Elbette, dönüşte o ayakkabıyı tekrar bulmak dileğiyle... Denizcinin gidişi değil, dönüşü daha duygusaldır. İşte bu nedenle, teknesine atlayıp, yelken açan hiçbir denizcinin arkasından su dökülmez. Şu an hayallerini yaşasam da; bir gün mutlaka, bir çift ayakkabımı iskeleye bırakacağım!!! Bir çift ayakkabı dönüşümü hep bekler mi? Siz ne dersiniz?.. Hayatın kime nerede tatlı ve acı şakalar yapacağını kim bilebilir ki... Bakın size yaşanmış bir öykü anlatayım: Dünya turuna çıkan bir Türk denizci, Okyanus'taki bir adada dünya turuna çıkan bir ailenin kızları ile tanışıyor. Ayrılık vakti gelince iki genç hüzünleniyor. Bir daha ne zaman ve nerede karşılaşacaklar ki... Hüzünlü ayrılık geride göz yaşı bırakır. Sonrası mı?.. Türk denizci Okyanus'un ortasında tek başına yelken açarken, uzaktan bir başka yelkenli gelir. İki yelkenli bordo bordoya ya yaklaşınca... Genç kız ailesine döner: "Bu benim kaderim," der. Türk gencinin teknesine atlar. Yeni bir hayat Okyanus'un ortasında işte böyle başlar. Bu âşıklar şimdi nerede mi? Türkiye'deler. Çünkü ikisi de deniz âşığı, ikisi de fotoğraf sanatçısı. Hakan ile Sophia bu büyük aşkı yine denizlerde sürüyor. Şimdi hayata birlikte yelken açıyorlar. Bir öykü daha... Budapeşte'de bir lokaldeyim. Çigan müziği çalan orkestra, Rusların ünlü şarkısı
Çoçornio (
Ah!.. O Kara Gözler...) her masaya söyletiyorlar. Yan masama geldiler. Karısı kocasına "Hadi sen de söyle," diyor. Adam başını sallıyor ve sürekli, "Niyet..." diyor. Kemancının o ısrarlı çalgısı sonrasında o adam kalktı ve söylemeye başladı. İnanılmaz bir yorum! Biraz sonra herkes imza kuyruğunda... Meğer o adam Moskova Operası'nın en ünlü tenoruymuş! Efendim bu sürprizin bir benzerini teknemde yaşadım. Karşı komşum Çetin hocanın bir müzisyen olduğunu öğrenince çok mutlu oldum. Ona bu olayı anlattım. Dedim ki, "Şu '
Ah!.. O Kara Gözler' şarkısının sözlerinin Türkçe anlamı nedir?" Biraz sonra ne mi oldu?.. Sevgili arkadaşı Yasemin Hanım çıplak ayaklı bir kontes gibi iskelenin ucuna geldi ve
O Çoçornio şarkısının Türkçe yorumu olan, '
Bir Günah Gibi'yi öyle içten söyledi ki... Hele şu bölüm beni müthiş etkiledi; Ne bugün ne yarından Beklediğim ne kaldı Beni o gün senden kıskanan Resimlerde sarardı! Şarkı bittiği an eşimin gözlerinin içine uzun uzun baktım. Bir gün iki çift pabucu iskelede bırakıp uzaklara yelken açacak olan bu harika çifti birkaç gün sonra Bodrum Kalesi'nde dinledim. Çetin Hocam piyanoda, Yasemin ise sahnede Zülfü Livaneli ile düet yapıyordu. Herkes gibi ayakta alkışladım! Dost edinme konusunda çok şanlıyım. Bu güzel ve zarif insanları sizlere izin verirlerse anlatacağım. Teknemi ev haline getiren Aydemir ve Erdinç Ailesi'ni de... Bir de çıkacağım mavi turun öyküsünü... NOT; Geçen hafta iki harika mesaj aldım. Bilmenizi isterim; MESAJ 1: Şu benim yeni yaşamım için en mükemmel analizi dört kız kardeş yaptı. Mesajlarında diyorlar ki: "Biz babamızın yaşatmak için hep doktorların dediklerini yaptık. Babamızın her isteğine hayır dedik. Şimdi anlıyoruz ki biz dört tane cadı kız kardeşiz". (Baba sevgisi ile yapmanız gerekeni yaptınız. Üzülmeyin...) MESAJ 2: Eğirdir Dağ Komando Okulu'ndaki öğrencilik günlerimi anlatmıştım ya. Okul komutanı Tuğgeneral Serdar Ekizoğlu aradı. "Burası senin yuvan, misafirimiz ol," dedi. Duygulandım. Teşekkürler paşam!
Yayın tarihi: 8 Temmuz 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/08/pz/kanat.html
Tüm hakları saklıdır.