Hani, fino deriz ya! İşte ben, o el kadar finodan bile korkan biriydim. Bu korkumu yenmek için aldığım iki köpeğime de bir unvan vermiştim: Brütüs! Yani köpeğim beni ısırırsa, cevabım Sezar'ınki gibi olacaktı: "Sen de mi Brütüs?" O noktadan bu noktaya nasıl geldim? Anlatacaklarıma sakın şaşırmayın, ama ben her sabah uyandığımda şaşırıyorum. Çünkü artık köpeğim Kaptan'la koyun koyuna uyanıyorum. Bazen çenesini, kırık bacağımın üzerine koyarak uyuyor. Ben de onun keyfini bozmak için bazen tekmeyi yapıştırıyorum, buna bile aldırmıyor!
KAPTAN'IN DA DUYGULARI VAR Geçenlerde bir numara yaptım. Yani rol kestim. Olay şu: Kaza geçirip kalçamı kırdığım o gecenin taklidini yaptım. Sırtüstü yatıp, acı çeker numarası yaparak, yardım ister gibi "Kaptaannn..." diye bağırdım. İşte o zaman bizim Kaptan, bunalıma girdi. Bir garip ağladı. O gece yaptığı gibi yüzümü yalayıp, kulaklarımdan ısırmaya başladı. Sonra... Numaramı bitirip, kahkahalar atmaya başladığım an, öyle öfkelendi ki... Kimse dokunmasın diye koruduğu bacağımı, 'hart' diye ısırdı! Ben acı içinde "Brütüs..." bile diyemedim. Dahası karım Sevinç'ten fırça yedim: "Benim el kadar oğlumu üzmeye utanmıyor musun?" Kaptan'ı sevgiyle koynuma aldım. Titreyen vücudunu okşamaya başladım. O an bir kez daha anladım ki o bir köpek değil, duyguları olan bir canlı! "Peki, köpek korkuna ne oldu?" derseniz, aynen devam ediyor. Hele bizim sitedeki köpekler, örgütlü çete gibi, toplu halde geziyorlar. Şaşırırsınız, ama topluca saldıran kedileri görünce de öyle bir kaçıyorlar ki... Şu an tek korkum, yaz tatilinde gideceğim Bodrum'un kadrolu köpekleri...
KOMANDO KORKAR MI?
Hem insanlara saldırıyorlar hem de sahipleriyle gezen köpeklere... Kıskançlıktan olacak, sahipli bir köpek gördüklerinde hemen saldırıyorlar. (Kaptan mı beni koruyacak, yoksa ben mi Kaptan'ı koruyacağım?) Sokak köpeklerinin bu kişilik bozukluğunun ardında, psikolojik sorunları var. Yazları, Bodrum'a getirilip, yaz sonunda terk ediliyorlar. Sahipleri, bu ayrılığa üzülür mü bilmem, ama köpeklerin gözyaşı döktükleri kesin. Hele, bir de barınaklara gönderilenler var ki... Bizim aileden, veteriner ve köpek dostu Erkan, "Enişte, barınaktan alınan köpekler, sahiplerine daha bağlı ve sevecen olur. Geldikleri yeri asla unutmazlar," dedi. (Köpekten korkanlara özel bir tavsiyede bulundu: "Sakın köpeğin gözlerinin içine bakmayın. Burnunuzdan değil, ağzınızdan nefes alın. O zaman hiçbir köpek size saldırmaz.") Köpekle başladım, işte size bir de anı... Eğirdir Dağ Komando Okulu'nda yedek subay öğrencisiydim. Bir tatbikatta tim komutanı olarak, gece karanlığında haritayla yolumuzu bulmaya çalışıyordum. Elimde bir pusula, yönü anlamak için bir ağıla girince, duvarın üzerinden uçar gibi geri geldim. O anda 11 arkadaşımla çevremizi beş Kangal çevirdi. Öyle uzun uzun havlamıyorlar, sadece dişlerini gösteriyorlardı. Biz de elimizde komando bıçakları, sırt sırta verdik ve tek kelime etmeden bekledik. Birazdan köpekler, bizi bırakıp gitti. Dönüş yolunda, başka bir time rastladık. Onlar da ellerinde pusulayla o ağılı arıyorlardı. Muziplik bu ya, "Aman ağıla sessiz girin, çobanlar kızıyor," dedim. Biz kışlaya döndük ve derin bir uykuya daldım. Birden havaya uçtuğumu hissettim. Üzerinde neredeyse elbise kalmamış 11 arkadaşım, beni bir güzel okşadı. Daha sonra o anı hatırladıkça hep güldük. 11 komando adayı, beş Sivas Kangal'ın karşısında teslim olmuştu. Üstlerinde elbise yoktu. Anladım ki bizimkiler teslim olmadan önce savaşmışlar. Lafın özeti efendim: Hayatınıza renk katmak istiyorsanız, hele yalnızsanız, henüz bebekken bir köpeği evlat edinin. Hayatınız değişir.
Yayın tarihi: 29 Nisan 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/29/pz/haber,C7BEC7DDBB7E4FF4BCB82A305C94EB3B.html
Tüm hakları saklıdır.