Türkiye'ye yeni 'faili meçhul' faturası çıktı

Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde 1996 yılında faili meçhul cinayete kurban giden Abdullah Canan'ın ölümüyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınan dava sonuçlandı. Yerel mahkemenin aralarında Yüksekova Çetesi sanığı bir binbaşı, bir yüzbaşı ile bir üsteğmenin de bulunduğu sanıklar hakkında beraat kararı vermesi üzerine ölen işadamının oğlu Vahap Canan, davayı AİHM'ye taşımıştı. Türkiye, "dostane çözüm" önerdiği davada kusurlu bulundu. Canan ailesinin avukatı Tahir Elçi'nin verdiği bilgiye göre Türkiye'yi 2 kere mahkûm eden Mahkeme, Canan ailesine 20 bin Euro maddi, 60 bin Euro manevi, 3 bin Euro avukat ücreti olmak üzere 83 bin Euro ödenmesine karar verdi.

9 YIL SÜREN DAVA
AİHM'de 9 yıl boyunca incelenen dosyada mahkeme Canan'ın ölümünden sonra Türkiye'de açılan davada iç hukuk yollarının etkili olarak kullanılmadığını, Canan'ın yaşam hakkının korunamadığını ve işkence yasağının ihlal edilerek, özgürlük ve güvenlik hakkının sağlanamadığı sonucuna ulaştı. 17 Ocak 1996'da Yüksekova-Van karayolunda aracı durdurularak indirilen Abdullah Canan, 45 gün sonra Yüksekova Esendere Kısıklı Köprüsü altında işkence edilerek öldürülmüş bulunmuştu.

PKK İTİRAFÇISININ İDDİALARI
Cinayetten sonra kamuoyunda "Yüksekova Çetesi" olarak bilinen suç örgütü ile ilgili açıklamalarda bulunan PKK itirafçısı Kahraman Bilgiç, Canan'ın ölümünden Hakkâri Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt'ün sorumlu olduğunu söyledi. Bilgiç, Canan'ın daha önce binbaşı Yurdakul hakkında yaşadığı köyü boşalttığı ve burada gözaltına aldığı yakınlarını kaybettiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğu için tehdit edildiğini söyledi. Bilgiç'e göre bu şikâyetten sonra Abdullah Canan öldürüldü. Abdullah Canan'ın gözaltına alınması ile ilgili daha sonra savcılığa dilekçe veren Komando Albay Oğur da Canan'ı görev yaptığı sırada Hakkâri Dağ Komando Taburu revirinde başı sarılı halde gördüğü yönünde dilekçe verdi.