Lafı uzattım, sadede geleyim: Tek tek üyelerinin görüşlerini bilemem ama Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı "teknik" değil "
siyasi "dir.
Çünkü karar, anayasada yer almayan, bir kere dahi geçmeyen bir kavrama dayanarak verilmiştir. Peki bu nasıl mümkün oldu?
Sayalım: 1) "Uzlaşma" çok partili siyasi düzenin sihirli kelimelerinden biridir. Karar gerekçesinde o kelimeden söz ettiğinizde birçok vatandaş, "
Tabii yaa, uzlaşma iyidir " diyecektir; mevcut anayasada yeri olmasa da!
2) Cumhurbaşkanı
Sezer, Anayasa Mahkemesi'ne "
iktidar karşısında ' denge rolü ' oynaması " gerektiğini söylemiştir. Halbuki mahkemenin böyle bir görevi ve işlevi yoktur. Bu işlev ona dışarıdan atfedilmiştir.
3) CHP Başkanı
Deniz Baykal,
" Karar bu yönde olmazsa, ülkede çatışma çıkar " diyerek mahkemeye şantaj yapmıştır.
4) 27 Nisan gecesi yayınlanan "
imzasız "
Genelkurmay bildirisiyle ne şekilde karar alınması gerektiği satır arasında mahkemeye empoze edilmiştir.
Anayasada yer almamasına rağmen dayatılan "uzlaşma" kavramının mevcut siyasi tablodaki anlamı şudur:
"
Madem bizim siyasi uzantımız olan Deniz Baykal'ın uygun gördüğü bir kişiyi aday göstermiyorsun, o halde cumhurbaşkanını seçemezsin. "
Acaba,
Tayyip Erdoğan, Baykal'a gidip, "
Bak kardeşim, 353 milletvekilimiz var ... Sen kimi istersen onu seçelim " deseydi
Köşk krizi engellenebilir miydi?
Bu sorunun cevabını uzun süredir düşünüyorum. Gerekçeli kararı gördükten sonra cevabım net:
Hayır!
Bugünkü Tüm Yazıları
'Uzlaşma' kelimesi bir kere bile anayasada geçmiyor!
Yayın tarihi: 28 Haziran 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/28//haber,37F3964EC3F9456A87B46CEC9AAC6E51.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.