Önce ayrıntıları kaçıranlar için olayın gelişimini özetleyelim:
ABD'nin başkenti
Washington'da faaliyet gösteren ve Başkan
Bush'un politikalarını destekleyen
Hudson Enstitüsü adlı fikir üretim kuruluşunda (
think tank ) bir toplantı düzenlendi.
Sadece davetlilerin katılabildiği, basına kapalı bu toplantıda,
Türkiye ve
Kuzey Irak'a ilişkin senaryolar üzerinde beyin fırtınası yapıldı.
Esas fırtına ise daha sonra,
13 Haziran'daki toplantıda konuşulanlar basına
sızınca (ya da
sızdırılınca ) burada koptu. Çünkü tartışılan bir felaket senaryosuydu:
50 kişiyi öldüren bomba... Anayasa Mahkemesi Başkanı'na suikast... Ve sonuçta Kuzey Irak'a giren Türk ordusu...
Ancak fırtınayı asıl kopartan bu senaryo değildi. Çünkü:
1) ABD'deki fikir üretim kuruluşları böyle çalışmalar yapıyor, o tarz toplantılarda en olmadık senaryolar dahi ciddiyetle konuşuluyordu.
2) Ayrıca bu senaryo 'uçuk' filan da sayılmazdı. Türkiye'de böyle olaylar zaten meydana geliyordu:
Danıştay saldırısı...
Ankara'da patlatılan bomba... Şehit sayısındaki ani artış...
Peki neydi fırtınayı kopartan?
1) Toplantının yöneticisi, enstitünün Avrasya Politikaları Direktörü
Zeyno Baran'dı. ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısı
Matthew Bryza'nın yakın arkadaşı olan Zeyno Baran, geçen sonbahar
Newsweek dergisinde "
Türkiye'de darbe olasılığı yüzde 5050 " diyen bir yazı kaleme almıştı. Makale Genelkurmay İkinci Başkanı Org.
Ergin Saygun'un aynı enstitüdeki bir toplantıya katılmasının ardından yazılmıştı. Baran'a "
Nereden biliyorsun " diye sorulduğunda, bilgiyi üst düzey komutanlardan edindiğini belirtmişti.
2) Toplantıda Türk subaylar da yer almıştı. Kimler? Mesela Genelkurmay Başkanlığı bünyesindeki 'Stratejik Araştırmalar ve Etüt Merkezi'nin (SAREM) Başkanı Tuğgeneral
Süha Tanyeri ve Washington'daki Savunma Ataşemiz Tuğgeneral
Bertan Logarlaroğlu ...
3) Toplantıya Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin oğlu ve Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti Washington Temsilcisi
Kubad Talabani de katılmıştı.
4) Ve geldik en kritik noktaya: PKK'nın birkaç üst düzey yöneticisinin ABD tarafından Türkiye'ye teslim edilmesi fikri ortaya atılmış... Bazı katılımcılar bu fikre, "
Seçimden önce olmamalı, aksi halde AKP 'ye yarar " demiş, diğer bazı katılımcılar bunu onaylamıştı. Toplantıdaki en kritik nokta buydu, çünkü olay senaryo tartışmasını aşmış, '
yapalım-yapmayalım'a dönmüştü.
Bunları
Milliyet gazetesinin Washington temsilcisi
Yasemin Çongar'ın haberinden öğrenmiştik.
Konu hakkında tartışma ve yorumlar sürerken geçen gün
Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde bir açıklama yapıldı.
Açıklamada Yasemin Çongar suçlandı ve "Türkiye'ye teslim edilmesi düşünülen teröristlerle ilgili haber, tamamen hayal ürünü olup, yalanı yalanla örtme ve hedef saptırarak kurumları karalama amacını taşımaktadır" denildi.
Yasemin Çongar da dün Milliyet'te gayet ayrıntılı bir açıklama yaparak haberinin doğruluğunu savundu. Bu arada ABD'de bulunan gazeteciler
Aslı Aydıntaşbaş ve
Cengiz Çandar'ın yazılarından Çongar'ın haberi yayınlamadan önce Zeyno Baran'a da gösterdiğini öğrendik.
Bu özetten sonra gelelim sadede: Eğitim ve kentlileşmedeki artış sonucunda Türkiye'nin meseleleriyle ilgilenen insan sayısı çoğaldı. Ayrıca ülkemizde çok renkli bir medya ortamı var. Gazeteler, dergiler, radyolar, TV'ler ve internet sayesinde herkes, her şeyi tartışıyor; herkes, herkesi yorumluyor, eleştiriyor.
Genelkurmay da bu duruma artık alışmalı. Bir avuç art niyetlinin dışında kimsenin derdi kurumu yıpratmak değil. Askerlerin Türkiye üzerine düşünmeye ve fikir üretmeye hakkı var da, sivillerin yok mu?
Bugünkü Tüm Yazıları
G.Kurmay'ın alışması lazım
Yayın tarihi: 22 Haziran 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/22//haber,1EDE11507A23460698D67151DB7383E1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.