Türkiye'yi ayağa kaldıracak bir turizm potansiyeli hazır bekliyor.. Her şeyi ile hazır.. En ucuzundan, en "de luxe"una binlerce yatak.. En ucuzundan, en kalifiyesine insan, eleman unsuru..
Servise konacak en bol, en kaliteli, en taze yiyecek ve içecek malzemeleri..
Turisti mutlu edecek en güzel doğa.. Harika doğal kumsallar.. Bol güneş..
Turisti çekecek muhteşem bir tarihsel ve kültürel yapı..
Her şey, ama her şey var.. Bir şey yok..
Bu ülkenin turizm politikası yok.. Turgut Özal dışında, turizmin farkında olan tek lider gelmedi Türkiye'ye..
Sadece Antalya'yı değil, tüm ülkeyi ayağa kaldıracak bir bacasız sanayi, yılda 100 milyar dolar sağlayabilecek turizm yerlerde sürünüyor. Akdeniz etrafındaki ülkelerde yaklaşık 7.5 milyon yatak var.. Bu yüzden rekabet hızlı.. En küçük ihmalde, turist hemen kayıyor..
Turizm politikası olan ülkelerde, devlet, özel teşebbüs işbirliğiyle işlerin kötüye gitmesi önleniyor.
Tamamen kendi kaderine bırakılmış Türk turizmi ise, koluna serum takılmış hasta gibi, ölmemek için savaşıyor.
Turistik yörelere çok gidiyorum.. Çok da konuşuyorum, ilgili, ilgisiz herkesle.. Aslında "İlgisiz" kişi bulmak mümkün değil. Bu ülkede herkes, turizmle bir şekilde ilgili.. Gelen paranın bir ucu, bir şekilde onun cebine de giriyor.. Girmese bile, ülkenin yükselecek refah seviyesi onu da etkileyecek..
Peki ne yapıyor bu insanlar?..
Sadece dertleniyor, şikâyet ediyor, laf üretiyorlar.. Ve bekliyorlar.. Bekliyorlar ki, devlet baba gelsin, işleri düzeltsin, onlar da paraları saymaya başlasınlar..
Hayat boyu beklerler..
Hâlâ görmediler, hâlâ anlamadılar mı ki, bu ülkede ne turizm politikası var, ne de bu devletin turizmden para kazanma niyeti.. Turizm Bakanlığı'nın adı koalisyon hükümetlerinde, ana bakanlıklar pazarlığı yapılırken geçer.. "Sana Adalet Bakanlığı'nı, üstüne de Turizm Bakanlığı'nı verelim. İçişleri'ni bize bırak.."
Turizm Bakanlığı'na da, parti içinden ağzına bakanlık balı çalınarak susturulacak, ya da parti içi bir gurubu susturacak biri atanır. Bu iş böyle gider, başından beri.. Turizm bakanlarının çoğu neden Turizm bakanı seçildiklerini bile bilmezler, anlamazlar..
Şimdi bu ülkenin turistik işletmecileri, bu gerçeğin aynen böyle olduğunu bilmezler mi?.. Bilirler.. Bilirler de ne yaparlar peki?.
Hiçbir şey yapmazlar..
Pardon bir şey yaparlar..
Ayakta kalabilmek için "Her şey dahil" adlı ihanet sistemini icat edip, kendi kuyularını kazmaya başlarken, civar esnafın yaşam damarlarını da keserler.. Rekabet uğruna fiyatları akıl almaz boyutlara indirip, Türkiye'nin adını "Ucuz"a çıkarır, pahalı ve paralı turistin ayağını da keserler.
Yani birbirlerini, aslında kendilerini yerler..
Oysa, yapacakları o kadar çok şey vardır ki..
Lök gibi oturan, yıllardır işlemez, hatta son zamanlarda "Turist gelir, ahlak gider" düşüncesinde olanların işgal ettiği paslanmış devlet çarklarını çevirmek için..
Öyle şeyler vardır ki, devletten beklemeden, kendileri bir araya gelerek, kollarını sıvayarak yapacakları..
Anlatacağız!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Antalya'yı ayağa kaldırmak..
Yayın tarihi: 26 Haziran 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/26//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.