kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

En talihsiz tatil anıları

Yaz geldi, güzel bir tatile çıkmanın zamanı... Ama her tatil hayal edildiği gibi olmuyor, bazen aksilikler de yaşanıyor. Seyahat tutkunu isimler, başından geçenleri anlattı..
Türkan Sabancı
"Tatillerimiz genelde mutlu döndüğümüz tatillerdir. Özellikle rahmetli eşim Sakıp Bey'le birlikte çıktığımız seyahatlerin çok güzel anıları var bende. Ondan sonra da o eski tatları yakalamak mümkün değil ama yine yakın dost ve arkadaşlarımızla seyahatlerimiz oluyor. Bundan bir iki yıl önce hiç beklenmedik bir olay geldi başımıza. Sapanca'da yeni açılan bir otelden orada kalmam için ısrarla davet alıyordum. Öyle ısrarla aradılar ki, ben de günün birinde uygun bir fırsat bulursam geleceğime söz verdim. Sonra yeğenim, eşi ve çocuklarıyla bir hafta sonunu orada geçirmeye karar verdik. Doğa içinde, çocuklara da iyi gelecek, güzel bir-iki gün olacaktı. Yeğenim o sabah yola benden önce çıktı, ben de birkaç saat sonra gideceğim... Ben tam yola çıkmak üzereyken, bir telefon geldi. Yeğenim, otele varmış ama çocuk almadıklarını söylemişler. Halbuki daha önce bizi uyaran olmamıştı hiç. Üstelik ilanlarında da böyle bir ibare yoktu, aklımıza bile gelmedi rezervasyon yaparken sormak. Şok olduk! Otel yetkilileriyle konuşuldu, "Böyle şey olur mu, ta buralara kadar geldik," falan dendi ama nafile... Müşteriler rahatsız olmasın diye, sanırım 12 yaş altında çocuk kabul etmiyorlarmış otele. Yeğenim geri dönmek zorunda kaldı tabii, ben de öylece kalakaldım. Bu bize büyük ders oldu!"

Ceylan Pirinçioğlu (Turizm Şirketi Sahibi)
"Geçen yıl oğlum Emrecan bir klasik yat yarışına katıldığında, annesi Lizbon'dan uğurlamıştı. Ben de yarışın ara noktasından, onu alıp İngiltere'ye gideceğim... Annesiyle seyahat ettiği için, biletimi de o ayarladı. La Coruna, İspanya'nın kuzeyinde bir liman şehri. Giderken oğlumla açık denizde olduğundan konuşamadık. La Coruna'ya vardığımda, "Neredesin oğlum?" dediğimde "Limandayız," dedi. Ama limanda festival gibi şeklinde olmasını beklediğim hiç bir hareket yoktu. "Acaba başka yer mi?" diye aradım durdum, ancak sonunda birisi "Aaa o ekip buraya bir hafta sonra geliyor," demez mi... Meğer İspanya'nın güneyinde Cadiz'deki limandalarmış. Ama La Coruna'dan Cadiz'e geçerken, Madrid ve Barcelona alanlarındaki grevler nedeniyle ancak gece yarısı vardık Cadiz'e... Oldukça maceralı bir gün oldu bu... Ama Cadiz'de limana indiğimizde havai fişeklerle karşılanmıştık adeta..."

Mirey Mesayyah (Turizmci)
"15 sene önce Mikonos'a gitmiştim. Son gecemizde bir partiye davetliydik. O kadar geç yattık ki sabah 07.00 uçağıyla Atina üzerinden İstanbul'a dönecektik ama uçağı ancak otelin balkonunda gördük. Tabii ki uçağı kaçırdık ve bütün gün İstanbul aktarması için havaalanında perişan olduk. Allahtan böyle bir şey bir daha başıma gelmedi. Hem gecenin yorgunluğu hem de havaalanında bütün gün beklemek çok korkunçtu."

Emre Ergani (Gece Kulübü İşletmecisi)
"Miami-Paris/Parisİstanbul arası uçacaktım. Paris'te epey bir elektronik eşya alışverişi yapmıştım ve onları da ayrı bir çantaya koydum. Laptop, iPod gibi pek çok şey vardı içinde. Paris'te uçağa binmek için trene biniliyor önce, o trene yetişirken elektronik eşyaların olduğu çantayı bir yerde unutmuşum. Uçağa binmiştim ve uçağın kapıları artık kapanmak üzereyken fark ettim ama artık çok geçti. Öylesine dolu, -üstelik elektronik eşyalarla dolubir çanta nasıl olduğu yerde kalabilirdi ki! Ancak, çalışanlardan biri çantayı bulmuş ve üstündeki derginin arasındaki biletimden soyadıma bakıp uçağımı bulmuş. O çanta bana böylece döndü. Oysa çoktan ümidimi kaybetmiştim, bulununca çok sevindim."

Deniz Huysal (Seyahat Dergisi Ve Ajans Sahibi)
"Londra ailecek en sevdiğimiz şehirlerin başında gelir. Yine böyle bir seyahat öncesi, eşimle çok yakın olduğumuz bir çifti de davet ettik. Onlar bir başka Avrupa ülkesinde yaşıyordu. Ancak onca şehir ve ülke gezmiş olmalarına rağmen Londra'ya yolları hiç düşmemişti. Hevesle program yaptık: En iyi restoranlarda rezervasyonlar, çok zor bilet bulunan bir oyuna en iyi sıradan yerler... Küçük ama çok sevimli, üstelik Londra'nın en havalı sokağındaki otelimizde rezervasyon... Elimizden geldiğince tüm ilginç şehir turlarını planladık. Sonuç ne oldu derseniz, ilk andan sona kadar fiyasko! Arkadaşlarımız daha otele yerleşir yerleşmez şikâyete başladı: "Odalar çok küçük, havalandırma yeterince iyi çalışmıyor." Tipik bir şeyler yemek istiyoruz diye öğlen Pub'da 'fish and chips' yemeğe gidiyoruz bu sefer: "Burası bira kokuyor ve ben balığı pane sevmem". Aralarında da gerginler, sürekli bir kavga kıyamet... Şikâyetler dur durak bilmeden geliyor. Öyle ki ben de eşim de iki gün içinde serseme döndük. Küçük Londra seyahatinin tek zevk veren saatlerini, arkadaşlarımızla otelde vedalaşıp kendimizi uçağa attığımızda yaşadık. E ne demişler 'İnsan dostunu ya kumar masasında ya seyahatte tanırmış.'"

Arzu-Murat Atabarut (Reklamcı-Mimar)
"Evlendiğimizde balayına gittik Maldivler'e. Aralık ayıydı, yılbaşından hemen önce. Tatilimiz öyle güzel geçti ve bulunduğumuz yer o kadar hoşumuza gitti ki, bu tatili uzatmaya karar verdik. Ben işyerini aradım, birkaç gün daha kalabilir miyim diye, aynı şekilde Murat işlerini erteledi... Bu arada da kaldığımız otelde yer olmadığı için, heyecanla kalabilecek başka bir otel arıyoruz. Ne yaptık ne ettiysek bir türlü yer bulamadık. Ama o kadar zorladık ki şansımızı, kalmak için... Dönüşte daha fazla kalamadığımız için gerçekten çok üzgündük ikimiz de. Aklımız orada kaldı ama mecburen döndük. Biz döndükten tam 36 saat sonra, Maldivler'de o büyük tsunami oldu. Bizim kaldığımız ada ise tamamen sular altında kalmıştı. Bu bize ders oldu ve şunu bir kez daha anladık ki, gerçekten hayatta şansını zorlamayacaksın! Ama biz gerçekten şanslıydık galiba..."

Bige Tınaztepe (Fotoğrafçı)
"Geçtiğimiz yıl bienal için çok büyük hayallerle Küba'ya gittim. Ama umduğum Küba'yı bulamadım. Her şey turistik ve tamamen kurguydu. Bolero kulüplerine gittim ama Kübalıların yerine şortlu Alman turistler vardı. En güzel yerlere Kübalıların girmesi yasaktı. Oysa ki ben Kübalıları görmek istiyordum. Küba müziğini çok severim ama her yerde sadece Besame Mucho çalıyordu. Mojito'nun içine iki damla rom damlatıp, turistleri kandırıyorlar. Ayrıca Kübalı kadınların güzel olduğu, kesinlikle doğru değil. Tüm gezi boyunca iki tane güzel kadın gördüm. Tabii büyük göğüslü ve kalçalı kadınları 'güzel' olarak adlandırılıyorsa, ayrı!"

Biricik Suden-Mazhar Alanson
"Bugüne dek tatillerimizde olumsuz şeylerle karşılaştığımız söylenemez. Ama daha bir hafta önce döndüğümüz Bali seyahatinde bir aksilikle yaşadık maalesef; bavulumuz kayboldu... Biz üzerimizde yolculukta rahat edelim diye giydiğimiz eşofmanlarımız-ki o sıcağa göre epey fazlaydıhavaalanında saatlerce bekledik ama boşuna... Daha sonra üç gün boyunca birkaç saatte bir havaalanına gidip, gelen bavullar arasında bizimkinin olup olmadığını kontrol etmek zorunda kaldık. Tabii bu arada her an geldi gelecek umuduyla, aynı kıyafetler içindeydik! Üçüncü günün akşamı havaalanına gittiğimde, bizim gibi bavulunu bekleyen Fransız bir erkek ve iki kadınla karşılaştım. İngilizceleri pek iyi değildi ve benden yardım istediler dertlerini anlatmak için. Sonra sohbet ettik, meğer adam ünlü futbolcu Zidane'mış! Bu arada o gece bavullarımıza hep birlikte kavuştuk ama o sıcakta da perişan olduk!"...

Yeşim Aksoy (Halkla İlişkiler Uzmanı)
"En kötü seyahatim Küba'dır. Her şey güzel başladı ama kabusla bitti. Eşimle gittiğim Havana'daki ikinci günümüzde ben, hasta oldum. Üç gün falan sürdü, yüksek ateş ve kusma... Ben iyileşir gibi oldum, bu sefer eşim hastalandı. Onunki daha kötü bir şehirde ve ilaçların bittiği döneme denk geldi. Yağ çantamız ünlüdür bizim, içinde 30-35 adet her tür koruma derecesinde yağ vardır. Hepsi biter mi, bitti işte. Dönüşte, yaşasın kabus bitiyor derken, uçak kalktı, yanımda oturan kadın horlamaya başladı. Bir şeyler içmiş veya yemiş, bu yediği veya içtiği nedir bilmiyorum ama ağzından çıkan koku korkunçtu... Kısacası her bir aşaması kabustu Küba'nın. Bir daha oraya adımımı atacağımı sanmıyorum!"

Feryal-Kemal Gülman (İşadamı Ve Eşi)
"17 yıl önce Monte Carlo'ya günü birlik gitmiştik. Julio Iglesias'ın konseri var diye gittiğimiz etkinlik, meğer Kızılhaç Balosu'ymuş. Biz de gayet spor kıyafetlerle gitmişiz. Benim üzerimde mavi plaj elbisesini andıran bir elbise var. Ama smokinsiz kimseyi içeri almıyorlar. Eşim bir yerden, kendisine iki beden küçük bir smokin aldı. İçeri girerken de "Boşver, nasılsa burada bizi kimse tanımaz," dedi. Biz içeri girer girmez tanıdık insanlarla karşılaşmaz mıyız! Gören yanımıza gelip "'Vaay, Kemal Bey, bu sene bu smokinler mi moda?" diye gülüşmeye başladılar... Ben de bütün gece bir sandalyeye gömülüp yerimden hiç kalkmadım. Ondan sonra da sık sık Kızılhaç Balosu'na gittik ama elbette daha şık kıyafetlerle!"
Haberin fotoğrafları