kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Haziran 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Özcan Deniz'in, Yavuz Bingöl'le (sağda) girdiği başarısız bir polemik girişimi de oldu.

Bir dudaktan, bir yanaktan, bir gıdıktan...

SAMİ TOSUN
Özcan Deniz'in 'dönüş'ü hiç muhteşem olmadı tabii. Sebep? İşte bu gizemli vakayı masaya yatırıyor ve Özcan Deniz'in irtifa kaybetmesine neden olan gerçekleri bir bir açığa çıkarıyoruz..
Başrol oynadığı Kader adlı dizi, 'muhteşem final'i yaptı. Bu dizinin o acayip hikâyesini Özcan Deniz'in bizzat yazdığı söyleniyor. Zaten, bizzat yazmasa, aksanlı Türkçe konuşan saçma Arap karakterlerin fink attığı böyle acayip bir dizinin de ortaya çıkması mümkün olmazdı... Yani, koy başrole Özcan Deniz'i, ver coşkuyu, gelsin reytingler formülü artık geçmiyormuş memlekette. Albümü ise hiç sormayın. 'Tanıtım çalışmaları'na yakın dostu Yavuz Bingöl'le girdiği polemik kapsamında başlaması, ayrı bir vaka olarak kaydedilmelidir... Evet efendim, Özcan Deniz, ne yazık ki, kendi kendisini başarısız bir proje haline getirdi. İtinayla cımbızlanan kaşlar, şekle sokulup 'arabesk' olmaktan çıkarılan surat, çalışılarak yaratılmış imaj, kepekli bisküvi ve bol su eşliğinde 'fit' tutulan beden, bir 'bornoz'a kurban gitti. Sahi, ne lüzumu vardı ki, nerede ne söyleyeceği belli olmayan Demokrat Parti gülü Şebnem Schaefer için, "Bornozu bende kaldı," türünden vestiyer emanetçisi lafları etmeye. Yarı-milli bakiremiz Şebnem Schaefer kontratağa kalkıp, "N'olucak işte, o da biseksüel," dedi ve ilmek ilmek örülen karizma bir anda çizildi gitti. Ya, böyle işte... O güne kadar Özcan Deniz'in televizyonlara periyodik olarak çıkıp 'hayırsız evlat' müsameresi yapan babası, hakeza Özcan Deniz'in suçunu üstlenip hapis yattığını öne süren ve "İntihar edeceğim," diye dolanan amcası falan o karizmaya bir şey yapamamıştı. Gel gelelim, bu baba-oğul ikilemesini bir yol geçersek, seksüalitesine çok düşkün milletimiz, kutsal bakirede takılıp kaldı. Şimdi istediği kadar valide hanımlar albüm tanıtımı çerçevesinde ekranlara çıkarılsın ve 'artık evlendirmek istiyorum'larla geleneksel aile modeli çizilsin, başka bir münasebetle çizilen karizma yerine gelmeyecekti. Hadise 'Vahşi Batı'da gerçekleşseydi, allem edilir, kallem edilir, bu işe mutlaka bir çözüm bulunurdu. Misal, bir 'serseri kahraman' yaratılır, ortama -Nejatişlerlik katılırdı. Halbuki bizim 'imaj meykır' diye adlandırılan boksör havlucularımız, oryantal beyin kıvrımlarından Özcan Deniz adına durumdan bir kıvırma ve sıyırma imkânı çıkaramadıklarından, gençliğinin nihayetine gelmiş aktör-şarkıcımızı 'kendi' oryantal hikâyesindeki sıkıcı role, yani kudretli Arap şeyhine karşı onur mücadelesi veren yakışıklı işadamı kılığına mahkûm ettiler. Hayvan terli olduğu için, yemedi. Tabii bir de Yavuz Bingöl'le başarısız bir polemik girişimi var ki, sormayın gitsin. Yavuz Bey, zamanında 'sol' kulvardan atağa kalkmıştı. Fakat kaderinde magazin pitinde tekerlek değiştirmek varmış ki, ne biri, ne öbürü olamayınca, insan alacakaranlık kuşağında öylece kalıveriyor. Özcan Deniz'in albüm tanıtımlarına denk gelen 'düşük yoğunluklu' polemiklerinin hiçbir çekiciliği olmayacağı açık değil miydi? Olmadı da. Magazin programlarına düzeyli bir dolgu malzemesi sağladılar, o kadar. Halbuki insan yaptı mı, bu işi Can Tanrıyar kıvamında yapacak, Petek Dinçöz'e evlilik vaatleri vererek ve Çeşme'den vurdum Bodrum'dan ses geldi modeli canlı telefon bağlantıları yaparak ortama heyecan katacak. Biz de, bende kaldı, onda kaldı, şunda kaldı diye apışmış vaziyette bakacağız... Özcan Deniz böyle bir tansiyona dayanabilir mi? Bilemiyorum... Kendisine son albümünden bir kubleyle veda etmek istiyorum: Bir üzüldüm, bir üzüldüm, bir hüzünlendim sorma, Bir açıldım, bir kapandım duygusal bağlamda... İnli-yorum Kiraz dudaklardan...
Haberin fotoğrafları