Ayranı yok içmeye ama giyer Versace
Moda ve marka bağımlılıklarıyla bilinen Sapeler, meteliğe kurşun atmalarına rağmen marka giyim tutkularından vazgeçemiyor. Bu 'Havalı ve Zarif İnsanlar Topluluğu'nun hayattaki yegâne önceliği, pahalı kıyafetler..
İLİŞKİLİ HABERLER
Ayranı yok içmeye ama giyer Versace
Papy Mosengo 30 yaşında bir Kongolu. Beş yaşındaki çocuğuna bakamadığı için ailesine emanet etmiş. Buna rağmen, sekiz ay boyunca çalıştığı döviz bürosundan kazandığı tüm parayı gözünü kırpmadan bir takım elbiseye saymış. Halen de iyi kazanıyor sayılmaz ama ayda 400 doları kıyafet alışverişine ayırmaktan geri kalmıyor. Üzerindeki Dolce&Gabbana marka şapka, Versace gömlek ve Gucci ayakkabılarıyla çamurlu sokakları sanki bir podyumda yürür gibi kat ediyor ve röportaj yaptığı gazeteciye şunları söylüyor: "Böyle giyinmeyi seviyorum. Kendimi özel hissetmemi sağlıyor. Bu paralarla belki bir araba bile alabilirdim ama n'apıyım, ben böyleyim. Ben bir Sape'yim."
MOBUTU'YA BAŞKALDIRI
Sape'ler, marka ve lüks giyim, özellikle de 'haute couture' tutkusunu neredeyse din gibi yaşayan Kongolu bir 'moda tarikatı'. Beş paraları olmamasına rağmen, üzerlerine Pierre Cardin, Versace, Roberto Cavalli, Yves Saint Laurent, Gucci gibi markaların kıyafetlerini geçirmeden sokağa çıkmıyorlar. Sape isminin açılımı ise Socides Ambianceurs et Personnes Elyani 'Havalı ve Zarif İnsanlar Topluluğu' anlamına geliyor. Tarikatın ortaya çıkışı da tuhaf bir şekilde politik bir gelişmeye, Mobutu Sese Seko'nun iktidarı ele geçirmesine dayanıyor. 'Pape de la SAPE' yani 'Sapelerin babası' lakaplı Kongolu pop müzik yıldızı Papa Wemba, Mobutu'nun iktidarıyla başlayan Afrikalılaştırma projelerine karşı çıkar. Kravattan Hıristiyanlık'a kadar Batı toplumunu çağrıştıran her şeyi yasaklayan Mobutu, Kongoluların giyimde de köklerine dönmesini istemektedir. Afrikalıların geleneksel kıyafetlerini 'sakil' bulan Wemba ise turneleri sırasında tanıştığı Fransız modasına, işte tam bu zamanlarda âşık olur ve stil olarak benimser. Dünyanın dört bir yanındaki Kongolular için Wemba'nın marka kıyafetleri ve moda düşkünlüğü, Mobutu rejimine bir başkaldırıdır ve buna hemen uyum sağlanır. MAHALLELER ARASI ÇATIŞMA Önceleri müzisyenler ve işadamları arasında yayılan Sape akımı, yeni jenerasyonları da etkiliyor. Kişi başı yıllık ortalama 100 dolar kazanılan Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde bir eve verilecek parayı, Sape'ler giyim kuşamlarına harcamaktan çekinmiyor. Paris ve Brüksel'in varoşlarında hayat savaşı veren Kongolu mülteciler de, Avrupa'nın en fakir göçmen toplulukları arasında yer almalarına rağmen 10 bin dolarlık montlar, 500 dolarlık ayakkabılar almadan edemiyor. Peki ya değirmenin suyu nereden geliyor dersiniz? Kongolu mülteciler arasında hırsızlık ve uyuşturucu satıcılığından para kazanan çok. Diğerleri ise yemeyip içmiyor, yine de 'marka giyiniyor'. Sape'lerin içinde bazı çeteler de oluşmuş. Eğer rakip çete kendi muhitlerinden geçecek olursa, mahalleliler hemen derme çatma evlerine koşuyor ve en yeni, en pahalı kıyafetlerini üzerlerine geçiriyor. Amaç, onlardan altta kalmamak. Bu 'moda çatışmasını' en pahalı ve en nadir bulunan kreasyonları giyen taraf kazanıyor. Sape'ler pahalı kıyafetlerini giydikleri zaman tavırları da değişiyor, 'havalı' davranmaya başlıyorlar. Kimi bu 'starlık' işini fazlasıyla abartıp arkadaşlarını bile tanımazlıktan gelebiliyor. Ama Sape'lerin havası sadece birbirlerine. Küçük toplulukları içinde kendilerini birbirlerine ispatlamaya çalışıyorlar sadece; dış dünyanın kendileri hakkındaki düşünceleri umurlarında bile değil.
İLİŞKİLİ HABERLER
Ayranı yok içmeye ama giyer Versace
Yayın tarihi: 16 Haziran 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/16/ct/haber,05380632AD5347D08E9AC510544FAB7C.html
Tüm hakları saklıdır.