kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Haziran 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERGUN BABAHAN

Tehlike ve fırsat

Büyük resim için tıklayın
Garanti Bankası ve WWF Türkiye'nin ortak girişimiyle Türkiye'ye gelen Al Gore'un iki saati aşan müthiş sunumunu yüzlerce kişiyle birlikte tek solukta izledim.
Aslında dinledim demek daha doğru olur, çünkü Al Gore sahnede müthiş bir performans sergiledi ve bütün salonu avucunun içine alıverdi.
Akın Öngör ve Ergun Özen'in çabalarıyla İstanbul'a gelen Gore, dünyayı bekleyen tehlikeleri ve bizlerin bunu önlemek için bir araya geldiğimizde nasıl bir güç olabileceğimizi anlattı.
Bizler terör, başörtüsü sorunuyla boğuşurken aslında dünyamız hızla tehlikeli bir sona gidiyor.
Pek çok insanın tam fark edemediği gerçek tehlike bu.
Buzullar eriyor, doğanın dengesini koruyan birçok canlı bir bir yok oluyor, denizler kirleniyor, aşırı ısınma sonucu toprak kuruyor.
Özetle insanoğlu "Burası bizim evimiz" diye muhteşem fotoğraflarını gösterdiği dünyayı hızla tüketiyor.
Buna ilişkin haberleri parça-bölük gazetelerde okuyor, TV'lerde izliyorsunuz.
Ben, Pennsilvanya Üniversitesi Çin Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim görevlisi Prof. Victor Mair'in belirttiğine göre, Al Gore'un da yanlış kullandığı Çince kriz kelimesi üzerinde durmak istiyorum.
Batı dillerine Yunanca kökenden Latince vasıtasıyla giren "Kriz" kelimesinin Latincesi, "Krisis" Yunancası "Krinein."
Gore, bu kelimenin Çince'de "tehlike" ve "fırsat" anlamına gelen iki heceden oluştuğunu belirtti.
Ancak Prof. Mair, bunun Batı dünyasında kabul gören yanlış bir bilgi olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını belirtiyor.
Bu aslında o kadar önemli değil.
Ben krizin Çince'sine ilişkinbu bilginin günümüz Türkiyesi'ne uygulanabileceğini düşünüyorum.
Türkiye şu anda ağır bir kriz döneminden geçiyor.
Biz de bunu "tehlike" ve "fırsat" olarak değerlendirebiliriz.
Eğer 22 Temmuz seçimlerini bu tehlikeli durumdan çıkış için bir fırsat olarak değerlendirebilirsek yepyeni ufuklara yelken açabiliriz.
Yakın geçmişimizde birçok tehlikeyi hemen her seferinde fırsata çevirmeyi becerdik, bu sefer de yapabiliriz. 2000 yılındaki durumumuz da aslında bir krizdi. Bugün artık geleceğe daha güvenle bakabilir noktadayız.
Sonbahara da aynı duygularla girebiliriz.