kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Haziran 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
2. BÖLGEYİ BAŞBAKAN'DAN BEN İSTEDİM... Ankara'da hem sanayicilerin yoğun olarak oturduğu hem de fabrikaların bulunduğu 2'nci Bölge'den aday olan Çağlayan, "Geçen seçimde bu bölgede katılım yüzde 82'ydi. Yine büyük bir katılım bekliyoruz" diyor.

CHP'nin ekonomiye bakışı bize ters!

ŞELALE KADAK
ŞELALE KADAK
Kulislerde AK Parti'nin yeni Sanayi Bakanı adayı olarak ismi geçen Ankaralı sanayicilerin patronu Zafer Çağlayan, "Ekonomi politikasında AKP ile aramızda tercümana gerek yok" dedi..
Ankara'nın isminden en çok söz edilen sanayicilerinden biri o. Zafer Çağlayan'dan söz ediyorum. 1995 yılında 37 yaşındayken, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı oldu. 3 bin 600 üyesi, 450 bin çalışanı olan ASO'nun en genç başkanı olan Çağlayan'ın siyasete göz kırptığı uzun süredir biliniyordu. Kulislerde Sanayi Bakanlığı için adı en çok geçen isim olan Zafer Çağlayan'la Ankara'nın ünlü et lokantalarından birinde görüştük ve gençliğinde milliyetçilik hareketinin içinde yer almasına ve ailesinin geçmişten bugüne CHP'ye pek çok milletvekili vermiş olmasına rağmen neden AKP'yi seçtiğini konuştuk. 'Benim için hayatta bir makas değişikliği oldu' diyen Çağlayan'ın biri Ankara'da, diğeri Antalya'da bulunan iki alüminyum fabrikası var. Yakında bir fabrika da Bakü'de açacak olan 49 yaşındaki Çağlayan'ın işlerini, aynı zamanda ortağı olan kardeşi yürütüyor.

* Sanayi Odası'ndaki göreviniz devam ediyormuş. Neden istifa etmediniz?
İstifa etmek istedim. Ama şu anda bizim devam eden yeni bir projemiz var. Yeni bir hizmet binası yapıyoruz. Benim son durumumla ilgili en son basına kapalı bir meclis toplantısı yaptık, AK Parti'ye katılım öncesinde. Orada konuşurken, Meclis Başkanı ve üyelerin hepsi benim mazbatayı aldığım güne kadar görevime devam etmem konusunda ısrar ettiler. Söz aldılar. Dakikalarca ayakta alkışladılar.

* ASO'daki odanız duruyor yani...
Yok öyle de değil. Ben AK Partiye'ye katıldığım günden itibaren, artık ne ASO'nun bana tahsis ettiği otomobili ne de başka bir imkanını kullanıyorum. Oraya gitmediğim gibi benim şoförüm olarak çalışan ve yardımcı olan iki arkadaşımı da ücretsiz izne çıkardım. Onların ücretlerini de ben ödüyorum.

SEÇİM OFİSİ RESTORAN

* O yüzden mi sizinle görüşmek isteyince Çırağan'a geldim?
Evet öyle. Burası benim karargahım oldu. (gülüşmeler) Şaka bir yana tüm görüşmelerimi bu restoranda yapıyorum. Henüz seçim ofisim de yok çünkü. Burası da benim yakın arkadaşımın yeri. Zaten süre kısa. Sayın Başbakan Ankara dışındaki birkaç mitinge beni de götüreceğini söyledi. Zaman da yok, daha çok sahada olacağız.

* Siyasete hazırlanıyor muydunuz?
Bana geçen dönemde de çok ciddi davet geldi. Ancak geçen dönem siyasete girme noktasında kendimi ikna edemedim. Adım çok sık söylenmesine ve o dönem gerek Tansu Çiller, gerekse Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile defalarca görüşmüş olmama rağmen siyaseti istemedim.

MİLLİYETÇİLİK EZELDEN
* Peki ne değişti de, bu kez evet dediniz?
Bu seçim sürecinde bana çok yoğun talep geleceğini biliyordum. Burada hiç mütevazı falan davranmayacağım. Aslında beni tanıyanlar ne kadar mütevazı olduğumu bilir. Erken seçimi beklemiyordum. Siyasete girme düşüncesi de bende hâkim değildi. Teklif gelirse bakarız diyordum. Her partiden talep geldi. Özellikle Deniz Baykal benim çok değer verdiğim bir kişidir. Dostluğumuz bir yerde ağabey-kardeş gibidir. Devlet Bahçeli de benim sevip saydığım biridir. Üstelik öğrencilik yıllarımda milliyetçi hareketin içinde olmuş bir insanım. 1975'li yıllarda her zaman ülkesine bağlı, ülkede milliyetçiliği savunmuş, ulusalcı olmuş bir insanım. Bu bir yerde genetik bir yapı. Amcam Demokrat Parti'nin Muş'taki kurucularından. Onun yanı sıra Devlet Bey, Türkiye'de tek bir kuruma gidip konuşma yapmıştı. O da ASO olmuştu. Doğru Yol'a gelince. Mehmet Ağar'la bırakın bizim tanışmamızı, babalarımız tanışır. Babası Muş'ta Emniyet Amirliği yaparken, benim babamla arkadaş olmuşlar. Ama birtakım şeylerden dolayı, biz kalktık sonunda AKP'yi seçtik.

* İyi ama Zafer Bey, ideolojilere ne oldu? Yani yukarıda özetlediğiniz ve gördüğüm kadarıyla MHP'nin daha baskın olduğu bir yanınız varken, nasıl oluyor da başka bir partiye gidiyorsunuz? Ruhen kendinizi yakın hissettiğiniz yerde siyaset yapmak istemiyor musunuz?
Size şu kadarını çok net söyleyeyim. Ben siyasi partiler arasında kalın çizgiler olduğuna inanmıyorum. Yani bugün AK Parti içinde Ertuğrul Günay var. Erdal Kalkan var. Zafer Üskül, var. Mehmet Domaç var. Zafer Çağlayan var. Birçok kişinin de CHP'ye, AK Parti'ye gitmek istediğini, ama şartlar müsait olmadığı için olmadığını da biliyorum. Terbiyem gereği bunların kim olduğunu da söyleyemem. Neden AK Parti sorusunun cevabının verilmesi lazım. Ben Tayyip Erdoğan'la 1997'de tanıştım. Geçen dönemde de en ısrarlı teklifi yapan oydu. Bu dönemde de en erken benimle temasa geçenlerden biri oydu. Sebeplerden biri bu. Öyle birilerinin dediği üç-beş telefon değil, biz sayın Başbakan ile sürekli görüşürdük.