Bugün imrenerek baktığımız Batı demokrasilerinin çoğu, demokrasi olmadan önce anayasal liberalizme sahipti.
Yani İngiltere demokratik kurum ve kuralları yerleştirmeden önce özel mülkiyet hakkı, devletin yetkilerinin parlamento aracılığıyla kısıtlanması, inanç özgürlüğü gibi konularda 1200'lü yıllardan itibaren çok ciddi adımlar atmıştı.
Konstantin'in İstanbul'a gelirken Roma'nın bütün kurumlarını alırken geride sadece Papalığı bırakması, Batı dünyası içinde tarihi bir kırılma noktası oldu.
Çünkü Doğu'daki kiliseler devletin denetimi altında kalırken Roma Kilisesi, Avrupa'da tek güçlü bir devletin ortaya çıkmamasından yararlanıp devlet karşısında ciddi bir özerklik elde etti.
Bizde ise ne mülkiyet, ne bireysel özgürlük, ne inanç özgürlüğü yazılı kurallarla garanti altına alınabildi.
Din bile devlet karşısında Batı'daki gibi bir özerklik sahibi olamadı.
Bu tarihsel gelişme çok önemli.
Çünkü Türkiye anayasal liberalizmi oturtmadan, oturtmayı denemeden çok partili hayata geçti.
Bugün yaşadıklarımız çok partili sistemin tek başına demokrasi için yeterli olmadığının en büyük göstergesi. İktidar, kurallara bağlılığı net olmayan ülkelerde yozlaşmaya, kötüye kullanılmaya açık.
Elbette Batı demokrasilerinde de açık.
Ancak orada iktidara gelen bir partinin sistemle oynama ihtimali sıfır denecek kadar az.
Çünkü yaşadıkları deneyimler sonucu denetim mekanizmalarını oluşturmuşlar.
Bizde ise bu mekanizmalar yok denecek kadar az.
Onun için sık sık demokrasi dışı güçler devreye giriyor.
Kendi yapıları zayıf olan birçok parti de bu gelişimi memnuniyetle izliyor, hatta destek veriyor.
Yaşadıklarımızın ışığı altında
yapılması gereken tek şey vardır, anayasal liberalizmi güçlendirmek.
Demokrasinin sadece 4 veya 5 yılda bir sandığa gidip oy atmaktan ibaret olmadığını görmek. Sonuç itibariyle bir liderin belirlediği adaylar listesini onaylıyor veya reddediyorsak, başarısız olan liderlerle yaşamak zorunda kalıyorsak, parti içi demokrasiyi hakim kılamıyorsak, Kürt kökenli adayların önünü ittifakla kesme çabasına giriyorsak, kadınlara siyaset alanında yer açmıyorsak ciddi bir rejim sorunumuz var demektir.
Türkiye'nin mevcut siyasi yapısı ekonomik gelişmelerine ayak uyduramamıştır.Önce bu gerçeği tespit etmek sonra da geniş çaplı bir yenilenme hareketine girişmemiz gerekir. Yoksa Türkiye'nin krizlerden kurtulması mümkün olmayacaktır.
Bugünkü Tüm Yazıları
Demokrasi siyasi partilerden başlasın
Yayın tarihi: 15 Mayıs 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/15//babahan.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.