kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Mayıs 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC

Birleşmeyi en çok ben istiyorum

AA
Yeni Haber
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DSP ile mutabakat sağladıkları çerçeve içinde her an el ele vermelerinin mümkün olduğunu belirterek, ''Karar, Sayın Sezer'in ve arkadaşlarının... Tabii Sayın Sezer'in olsa mesele yok. Galiba onun ötesinde parti içindeki çeşitli kesimlerin de mutabakatı gerekiyor'' dedi.

Baykal, NTV'de canlı yayına katılarak, soruları yanıtladı.

İzmir'deki mitinge katılmalarına rağmen DSP Genel Başkanı Zeki Sezer ile bir araya gelmediklerine işaret edilerek, DSP ile yürütülen işbirliği çalışmalarında bir sıkıntı olup olmadığının sorulması üzerine Baykal, ''Arzu ettiğimiz hızda ve kararlılıkta bir gelişmenin maalesef ortaya çıkmadığını ifade etmek durumundayım'' dedi.

Merkez sağda olduğu gibi, iki partinin tek çatı altında bir araya gelmesini önerdiklerini, ancak ''bu konuda direnç olduğunu görünce daha yumuşak bir işbirliği modelini benimseyebileceklerini söylediklerini'' anlatan Baykal, ''Biz çerçeve mutabakat onaylansın diye bekledik, ama DSP'nin kendi içinde bir tartışma yaşandığı anlaşılıyor. Tartışmanın sonunda bir türlü arzu ettiğimiz noktaya gelinmedi'' diye konuştu.

''Hiç kimse, benim kadar bu birleşmenin gerçekleşmesini istiyor olamaz'' diyen Baykal, birleşmenin yumuşak bir biçimde olması için dahi iki parti arasında dostluk ve kardeşlik atmosferinin oluşması gerektiğini belirtti.Baykal, DSP'yi ''kardeş parti'' olarak gördüklerini dile getirerek, oluşturulan mutabakatın, CHP Parti Meclisi'nde oy birliğiyle kabul edildiğini bildirdi.

''BİZİMLE İLGİLİ BİR SEBEP DEĞİLDİR''

Yapıcı anlayışlarını daha sonra da sürdürdüklerini belirten Baykal, İzmir'deki mitingde Sezer ile bir araya gelmemeleri konusunda, ''Bizimle ilgili bir sebep değildir. Onu herkesin anlamasını istiyorum. Ben, mümkünse oraya beraber gidelim istedim. Bunu açıkça ifade ettim. Ama bir tedirginliğin, bir henüz buna hazır olmama halinin bulunduğunu görüyorum'' diye konuştu.

''Meydanda, kürsünün önünde yerimi aldım. Eğer oraya Sayın Sezer gelmiş olsaydı, bundan büyük mutluluk duyardım. Gelmemesi için bence hiçbir neden yoktu'' diyen Baykal, kendilerinin, bıraktıkları noktada bulunduklarını söyledi.

Baykal, olumsuz gelişmelerin, tartışmaların ve sevimsiz açıklamaların kendileri üzerinde hiçbir olumsuz etkisi bulunmadığını ifade ederek, ''Mutabakat sağladığımız çerçeve içinde her an el ele vermemiz mümkündür. Karar Sayın Sezer'in ve arkadaşlarının... Tabii Sayın Sezer'in olsa mesele yok. Galiba onun ötesinde parti içindeki çeşitli kesimlerin de mutabakatı gerekiyor'' dedi.

''SAYIN SEZER SAHİP ÇIKMIŞTIR...''

Sezer'in, Amasya'daki mitingde ''Bu meydanları yok sayarlarsa, yolları açık olsun'' dediğinin hatırlatılması üzerine Baykal, şunları kaydetti:

''Maalesef O meydan, o toplantı, o miting, DSP-CHP işbirliği arayışına yardımcı olacak bir zihniyeti, bir yaklaşımı yansıtmamıştır. CHP Genel Başkanı'na 'İstifa' diye bağıran, Türkiye'de Cumhuriyet'in, laikliğin içine girdiği tehlikeyi, AKP iktidarının bu konudaki sorumluluğunu bir tarafa bırakarak, kavgayı CHP ile götürmeye çalışan kısır bir anlayış yansımıştır. İyi olmamıştır. Maalesef bu anlayışa, Sayın Sezer sahip çıkmıştır. O meydanı ön plana çıkarmıştır. Bunlar doğru yaklaşımlar değildir.''

İki parti arasındaki, ''milletvekili pazarlığına'' ilişkin haberlerin medyada yer aldığına işaret edilmesi üzerine Baykal, ''Onlar, 'Şartsız, hiçbir talep olmadan seçim işbirliğine hazırız' dediler. Biz, 'Olur mu öyle şey?' diyerek, makul, gerçekçi bir işbirliği modeline hazır olduğumuzu ifade ettik. Bundan memnuniyet duydular. Ama o modeli kendi içlerindeki tartışmalar sonucu henüz gerçekleştiremediler. Umarım gerçekleştirirler'' diye konuştu.

MERKEZ SAĞDAN İSİMLERLE GÖRÜŞMELER

HÜRPARTİ Genel Başkanı Yaşar Okuyan'ın da aralarında bulunduğu bazı isimlerle bir araya geldiği yönünde haberlere dikkat çekilerek, ''Seçim stratejinizde merkez sağdan birtakım isimlerin, CHP çatısı altında seçimlere girmesi planı var mı?'' diye sorulması üzerine Baykal, ''seçim stratejisi olarak değil, Türkiye'nin gerilmekte olduğunu görerek, Cumhuriyet'e sahip çıkma anlayışının inşa edilmesi gerektiğine inanarak, çok önceden bu doğrultuda gayret gösterdiklerini'' söyledi.

Merkez sağda yer alan pek çok siyasetçiyle zaman zaman bir araya geldiğini belirten Baykal, ''Bu konuda bir ortak duyarlılık inşa etmeye çalışıyoruz. Çok önemli bir mesafe aldığımızı söyleyebilirim. Ama, henüz geldiğimiz noktada milletvekili listesiyle ilgili bu seçime yönelik somut adım atılmış değildir. Bunun biraz daha zamanı var'' diye konuştu.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Baykal, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'in açıklamaları hatırlatılarak, ''Anayasa değişikliği, rejim krizine gidebilecek boyutta bir durum mudur?'' sorusu üzerine, Cumhurbaşkanlığı konusunda düşünülen değişiklik projesini ''ciddiye almakta zorlandığını'' belirtti.

Bu kadar köklü ve büyük bir değişikliğin, hızla ve mevcut Meclis ile yapılmasını doğru bulmadığını anlatan Baykal, ''Türkiye'de hassasiyetlerin çok yüksek olduğunu görüyorum. Herkes böyle olaylar karşısında tekrar malum şablonu düşünüyor. Mantık ve sağduyu planından umudumu kesmedim'' dedi.

Anayasa değişikliğine ANAVATAN'ın da destek verdiğinin hatırlatılması üzerine Baykal, ''karşılıklı bir yarışın başladığını'' söyledi.

Cumhurbaşkanlarının halk tarafından seçilmesine ilişkin görüşlerini açıklayan Baykal, şunları kaydetti:

''Cumhurbaşkanını halk seçecek. Kim önerecek? Partiler önerecek. Tarafsız Cumhurbaşkanını, millete, partiler önererek, tarafsız bir biçimde seçtirecekler. Saçmalık buradan başlıyor. Seçilen Cumhurbaşkanı, ne diyecek? 'Ben atamalarımı daha sağlam gerekçelerle yaparım' mı diyecek? 'Ben falan partinin uzantısıyım' diyecek. Partilerin desteklediği, kampanya yaptığı bir Cumhurbaşkanı'nın tarafsız olması mümkün mü?''

Baykal, giderek daha sık biçimde, ''iki ayrı Türkiye'' lafının yaygınlaşmakta olmasının kendisini üzdüğünü bildirerek, bunun önlenmesi gerektiğini söyledi.

''REJİMİN SİGORTASI DEĞİL, TEHDİDİ...''

Baykal, ''Türkiye'de bir zamanlar AKP'nin, istikrarın sigortası olarak göründüğünü'' kaydederek, ''Şimdi geldiğimiz noktada acı gerçek ortaya çıkmıştır. AKP, artık rejimin sigortası değil, rejimin tehdidi haline gelmiştir'' dedi.

''Referandumun değişiklikten 120 gün yerine, 45 gün sonra gündeme gelmesi durumunda tavrınız ne olur?'' sorusu üzerine Baykal, ''bunun ciddi bir tarafı olmadığını, Anayasa değişikliğinin tamamlanmadığını'' söyledi.

Bir soru üzerine, Anayasa değişikliklerinin bu şekilde geçeceğini düşünmediğini bildiren Baykal, ''Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, değişiklikleri son aşamada referanduma götüreceğine inanıyor musunuz?'' sorusunu şöyle yanıtladı:

''Bu Cumhurbaşkanı'nın taktiridir. Bir şey söylemek bize uygun düşmez. Sayın Cumhurbaşkanı ciddi bir hukuk adamı, Anayasa'yı çok iyi bilen, devletin sorunlarını çok iyi kavrayan bir insan. Türkiye'nin başının derde girmemesi için gerekeni en iyi şekilde takdir edecek insan olduğunu biliyorum. Onun kararını saygıyla karşılıyorum.''

Baykal, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın açıklamalarının hatırlatılması üzerine de Türkiye'deki gelişmelerin, esas itibarıyla kendi iç işi olduğunu, ''dostların bunu anlayışla karşılaması gerektiğini'' söyledi. Bu konuda ABD'nin Türkiye'ye saygı gösterme ötesinde bir tavır içine girmesini beklemediğini kaydeden Baykal, yapılan açıklamaların da bunu gösterdiğini söyledi.

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün, ''5-10 bin bağımsız aday göstererek, seçimi kilitleyebileceklerine'' dair açıklamasının anımsatılması üzerine de Baykal, Yüksek Seçim Kurulu'nun seçimlerin güvenliği için gereken önlemleri alacağını belirtti ve kanunların, kötü niyeti himaye etmeyeceğini vurguladı.

Seçim tarihine ilişkin görüşlerini de dile getiren Baykal, 1946 seçimleri dışında Temmuz ayında hiç seçim yapılmadığını anlattı. ''Şimdi 2007'de Temmuz ayında seçim yapıyoruz. Bunu yaparken, şantajlar, baskılar, tehditler ortaya çıkıyor. Buna fırsat veren bir tablo var'' dedi.

''İKİ KADIN ARKADAŞIMIZI GÖREVE ÇAĞIRDIM''

Baykal, partisinin milletvekili adayları arasında ne kadar kadın olacağına yönelik soru üzerine, kadın milletvekili sayısının artması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Baykal, ''Şu ana kadar 2 kişiye milletvekilliği teklif ettim. İkisi de kadın'' dedi.

Teklif götürdüğü isimlerinin sorulması üzerine Baykal, ''Bu, son dönemlerdeki sivil toplum hareketinin öncüsü konumundaki iki kadın arkadaşımızı göreve çağırdım. Onlar da kabul ettiklerini ifade ettiler. Sanıyorum, önümüzdeki günlerde gelecekler'' diye konuştu.

Baykal, seçim kampanyaları için ilişkileri olan kuruluşlar bulunduğunu, ancak nihai anlaşma noktasına henüz gelmediklerini bildirdi.