Seray Sever, yanında soprano kalır!

Bu aralar zamanımın çoğunu evde geçirdiğim için, televizyonda seyretmediğim program kalmadı. Televizyon eleştirmeni sevgili Yüksel Aytuğ'un işinin ne kadar zor olduğunu anladım. Yazacak o kadar çok şey var ki, adam hangi birine yetişsin? 1- Türkiye'nin acilen yarışma programlarından kurtulması gerekiyor. 2- Türkiye'nin acilen yarışma programlarına katılan ünlülerden de kurtulması gerekiyor. Yani bir insan niye trapez yaparak, kendini olayla hiç ilgisi olmayan bir jüriye beğendirmeye çalışır? Ünlüler Sirki'nin ünlülerle birlikte kaybolmasını diliyorum. En çok güldüğüm de "Eğleniyoruz, ne var?" açıklaması... Eğlendiriyorsunuz da aslında. Bütün yarışma programlarındaki ünlüler ve yüksek jüri üyeleri... İnsan bu kadar soytarı olur, eğleneceğim diye. 3- Türkiye'nin acilen "Madem güzel söylemiyorum, detone oluyorum, o zaman niye en çok teklif bana geliyor?" zihniyetinden de kurtulması gerekiyor. Sen bilmiyor musun sanki sana neden teklif geliyor? Güzel ve uzun bacaklara sahip bir sarışın olduğun için. Kim takar Işın Karaca'nın güzel sesini? Varsa yoksa görsellik. Yılların müzik adamı Metin Özülkü'nün de bu tarz çıkışlara prim vermesi ise büyük hayal kırıklığı. Didem Uzel'de ses falan yok. Seray Sever, yanında soprano kalır. En çok da oraya eğlenmek için katılan Mirkelam'a acıyorum. İşkence gibi yani! 4- Küçük kanalların ana haber bültenlerinin anonsları da ayrı bir konu. En son bizim Kanal 1'in anonsları harikaydı örneğin. Birinci anons "Yaşlı kadın, sürücü kursuna daldı." İkinci anons "Yanlış estetik sonucu ünlü mankenin başına neler geldi." Seçim, şehitler, ekonomi falan hak getire... Ana haber bültenini bunları merak edip seyredeceğiz. Bravo yani! Sonra "Ama halk istiyor!" Kimse kusura bakmasın, ama ekran halkın beynini uyuşturmak için yapılan programlarla dolu. Buna haber bültenleri de dahil.