Malumunuz, jüriler âleminin tam orta yerinde yaşıyoruz. Son parlayan jüri üyemiz gazeteci Oray Eğin de kendisine acayip misyonlar biçe biçe ilerliyor. Müthiş bir performans!..
Jüri mensubu Oray Eğin, bir yıldız gibi parladı memleket semalarında. Görüldüğü üzere, gençlerin önünü açmak lazımmış. Önleri bir açıldığında, fena halde konuşabiliyorlar. Programı takip şahsen, Oray kardeşimizin Akşam gazetesinden taşan köşe yazılarını da okuma alışkanlığım var. Geçtiğimiz günlerde, bir köşe yazısında, "Yapan adamlar bu ülkede hep çok çekti maalesef: Düşünün Orhan Pamuk, bu ülkeye bir Nobel getirdi, ama ona karşı düşmanlık da bir an bile durulmadı. 'Konuşan' adamın iktidarını yeneceğiz elbet bir gün, 'yapan' adamlar olarak," yazıyordu. İçimden geleni yazan bir kişiyim sayın okurlar. İşte bu satırları okuduğumda da içimden, "Emrah koş! Oray yapmış!" diye haykırmak geldi. Evde öylece haykırırken, bir yandan da televizyondaki Esra Ceyhan programına bakıyor, Yunus Bülbül'ün çocuklarıyla niye görüşmediği tartışmasını hayretle takip ediyor ve "Esra Hanım, üzülmeyin, siz de yapan kadınsınız," diye söyleniyordum. Tedavi sürecim işte böyle başladı.
PAMUK JÜRİ ÜYESİ OLURSA!
Oray 'Yapanadam'ın kendisini Orhan Pamuk'la ortak bir kategoriye yerleştirmesi, kafamda Pamuk'un muhtemel bir jüri üyeliğini nasıl ifa edeceği sorusunu da uyandırmadı değil. Üzerinde Reha Muhtar fotoğrafı bulunan kupayı sallayarak, "Reha Muhtar benim çok yakınım ve çok takdir ettiğim bir gazeteci," diye konuştuğunu düşünsenize Pamuk'un. Bir yanında Oray 'Yapanadam', bir yanında Erol Büyükburç, vur patlasın çal oynasın! Oray 'Acabaneyapanadam', dikkat ettim, bir jürilik okazyonunda sekiz buçuk senelik gazeteci olduğunu söyledi; esasen gazetecilik adına bazı magazin söyleşileri yapmış ve medya dedikoduları yazmakla meşgul olmuş bir kimseydi. Aldı yürüdü. Bu jüri işleri de çok acayipmiş tabii. Program başına 5 ile 20 bin YTL para kazanıyorlarmış. Ayda 20 ile 80 bin YTL eder ki, hakkı verilmesi gereken bir paradır bu. Sağa sola sataşacaksınız, tempoyu sürekli yüksek tutacaksınız, halkın talep ettiği acayiplik seviyesini kollayacaksınız. Maksat, tahrip gücünü yüksek tutmak. Aslına bakarsanız, haset içindeyim. Ben de jüri üyesi olmak istiyorum. Hadi jüri üyesi olamadım, bari Tuna Kiremitçi gibi köşe yazıları yazabileceğim bir atmosferim olsun, "Sevgili arkadaşlar, sakın korkmayınız... Çünkü Mandelstam kadar olmasa da vedalaşmanın ilmini yapmış insanlarız biz; geçmişimizde sayısız ayrılık ve hayal kırıklığı," diye gazeteden edebi boşanma dilekçeleri yazayım istiyorum. Neyse, yazıyı gamzelerinden ayıklayalım, Oray 'Acabaneyapanadam'a ve jüri dünyamıza dair laflara devam edelim. Oray kardeşimiz, aslında Armağan Çağlayan'la bir açıdan benzerlik gösteriyor. Armağan Çağlayan, daha sonra ayak üstü komedi yapabileceğini ve gişe rekorları kırabileceğini sandı, ama tutmadı; kendisinin bu millet tarafından çoktan geri dönüşüm kutusuna atılmış olduğunu anlayamadı. Geri dönüşüm sürecinden Oray 'Acabaneyapanadam' gibi bir başkası çıktı. Kuşku yok ki, daha da acayipleşip başka bir şeye dönüşemediği durumlarda, o da geri dönüşüm kutusuna atılacaktır. Her daim daha acayipleri, onların açtığı yoldan, gösterdiği hedeften, hiç kuşkum yok ki, ilerlemektedir. Bu memlekette neredeyse herkes, şuurunu fazlaca kullanmadan, popüler olana benzeme eğilimini sürdürmektedir çünkü. Jüri dünyasının Ajdar'ı olma hevesiyle yanıp tutuşan, daha vahimi olabileceğini düşünen, yüzlerce, binlerce 'acayip' sokaklarda dolaşmaktadır. Bizim popüler kültürümüzün bir 'hop kültür' olma sebebi de budur. Fazla mı ciddi oldu? Boşverin, bir gülme efektiyle meseleyi çözebiliriz. Hah, ha!
Yayın tarihi: 28 Nisan 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/28/ct/haber,6A273D75581B4712AFFC28FC62AA3F69.html
Tüm hakları saklıdır.