kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Nisan 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
ERGUN BABAHAN

Asıl hedef Avrupa

Türkiye'nin gündemine damgasını vuran cinayetlerin ortak bir noktası var. Bu katiller sadece Türkiye'de korku ve güvensizlik yaratmaya çalışmıyor, Batı ile Türkiye'nin arasını açmayı, Türkiye'yi Batı'dan tamamen koparmayı da hedefliyor.
Önce bir Katolik rahibin öldürülmesi, ardından Ermeni Soykırımı'nı savunan bir Ermeni gazetecinin gazete kapısı önünde ensesinden vurulması, şimdi de Malatya'da üç Evangelist'in hunharca öldürülmesi...
Hepsi hem ülke sınırları içinde, hem de Avrupa'da geniş yankı uyandıran olaylar.
Son cinayet işleniş tarzı itibariyle, Taliban'ın kafa kesme eylemlerini hatırlatır nitelikte olduğu için Batı basınında büyük yankı buldu.
Önceki gece biz "Son Baskı" programını yaparken İtalyanlar RAI'de hararetle bu konuyu tartışıyordu.
Tartışmaya da devam edecekler.
Çünkü amaç özellikle Avrupa'daki Türkiye karşıtı havayı yoğunlaştırmak.
Eylemler bu hedef doğrultusunda devam edebilir, hiç kuşkunuz olmasın.
Asıl korku Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması kadar, Türkiye'nin AB sürecine devam etmesi.
O zaman kendi güçlerinin sona ereceğini açık biçimde görüyorlar.
Türkiye'de gerek etnik, gerek inanca ilişkin farklılıkların bir arada var olmasından rahatsızlar.
Devletin etnik köken ve inanç açısından tertemiz olması gerektiğine inanıyorlar.
Dışa açılan, büyüyen, gelişen, kalkınan bir Türkiye'nin kendi hedefleriyle çeliştiğini net biçimde görüyorlar.
Bunun için mesajı net eylemler yapıyorlar.
Geçmişte Ermeni nüfusunun yoğunluğu bilinen Malatya'nın eylem yeri olarak seçilmesi bu yüzden.
Papa'yı vuran Ağca'nın Malatyalılığı'na tüm dünya basınının vurgu yapacağının farkındalar.
Eylemin tabanca veya bir başka aletle değil de, kurbanların boğazları kesilerek yapılması da bu yüzden.
Batı'nın gözünde Türkiye'yi Taliban'la, El Kaide ile özdeşleştirmek, ülkeyi koyu bir yalnızlığa itmek istiyorlar.
Sonra kendileri gibi düşünmeyen, kendilerinden farklı olanlarla hesaplaşmaya gelecek sıra.
Bu cinayetler, bazılarının ileri sürdüğü gibi üç-beş lümpen gencin bir araya gelip gerçekleştirdiği eylemler değil.
Bu gençler 28 Şubat'ın Aczmendiler'i gibi kullanılıyor.
Dünyaya "Türkiye şeriata gidiyor. Bunların aramızda yeri yok" dedirtmenin maşaları onlar.
Bu cinayetler belirli bir merkezden yönetilen, hesabı ve amacı kesin olan eylemler.
Her eylemde kurbanın bir dış bağlantısı olması tesadüfi değil.
Her seferinde tetikçilerin yakalanması bile görülen o ki, bir planın açık parçası.
Kurbanlar ve öldürülüş biçimleri değişse de, amaç aynı gelişimi durdurmak.
Oysa dünya tarihi bunun imkansız olduğunu bize gösteriyor.