ŞU "showroom" lafını sevmiyorum ama Türkçe'de tam karşılığı ne yazık ki yok. "Vitrin" desem, anlamı tam kapsamayacak, "gösteri odası" desem, söylediğim kişi alık alık yüzüme bakacak. Velhasıl, Türk Dil Kurumu yeni ve içimize sinecek bir kelime türetene kadar, gönülsüzce de olsa "showroom" ile idare edeceğiz. Bu uzun peşrev faslının ardından, gelelim esas meseleye. Efendim, diziler uzunca bir süredir showroom'a dönüştü. Başta mobilyalar, otomobiller, giyim eşyaları ve aksesuarlar olmak üzere piyasaya çıkan yeni ürünlerin tanıtım yeri artık dizi setleri oldu. Bazı dizilerin "moda yarattığından" bile söz ediliyor. Örnek mi? Alın size Sıla tokası... Mobilya Sanayicileri Derneği Başkanı Memduh Boydak ise Milliyet gazetesine verdiği röportajda "Televizyon dizilerindeki mobilyalar moda oluyor. Çocuklar Duymasın dizisi başta olmak üzere diziler alışkanlıkları değiştirdi. Deri ve kumaşın bir arada kullanılması yaygınlaştı" demiş... Artık firmaların reklam kuşaklarına tonla para dökmesine ya da sponsorluk anlaşmaları peşinde koşmalarına gerek kalmadı. Dizilerin yapımcılarını, sanat yönetmenlerini ya da "ikmal sorumlularını" ikna ettikleri taktirde, yeni ürün ve hizmetlerinin tanıtımını çok daha ucuza yapabilirler. Eskiden dizi sorumluları, iki takım elbise, ya da bir çocuk odası bulabilmek için kapı kapı dolaşırlardı. Şimdi esnaf, onların önünde kuyruk oluyor. Yapımcılara da giderek yükselen prodüksiyon masraflarını karşılamak için yeni bir "kaynak" doğuyor. Eh, alan razı, satan razı. Öyleyse buyurun dizi dizi showroom'lara!..
Yayın tarihi: 20 Nisan 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/20/gny/haber,00D44F431DEE4023ACAA22CF0B524636.html
Tüm hakları saklıdır.