İran'ın karasularına izinsiz girdikleri için tutuklanan İngiliz askerlerinin nasıl medya maymunu haline geldiğini görüyor musunuz? Askerlerin, anılarını satabilmeleri için komutanlarından izin çıkmıştı, şimdi konuşmalarını yasaklamışlar. Ama zaten günlerdir anılarını parça parça satıp duruyorlar, biz de okuyorduk. Kadın asker yakalanınca komutanına "İranlılar bana tecavüz ederler mi?" diye sormuş. Bir başkası "Tabutum için ölçülerimi aldılar" buyurmuş. Bir diğeri, İranlılar "Seni burada alıkoyup, arkadaşlarını salıvereceğiz" dediklerinde hücresine gidip bebekler gibi ağlamış. Şimdi bu "kahraman" (!) askerler, yayıncıların hatıraları için verecekleri deste deste paund'ların hayaliyle ellerini ovuşturuyorlar... Şimdi bir kaç yıl öncesine dönelim. Süleymaniye'de Amerikan askerleri sinsice düzenledikleri bir baskınla özel birliğimizi esir alıp, başlarına çuval geçirmişlerdi. Daha sonradan öğrendik ki, bizim komutan, Ankara'ya yalvarmış, "Ne olur bırakın da çarpışarak ölelim" diye... Siz o askerlerden birini bile gazetede, televizyonda gördünüz mü? İçlerinden bir tanesi bile "anılarını" satmaya kalktı mı? İçlerinden birinin korku, dehşet ifade eden bir tek kelimesine rastladınız mı? Sansür mü edildiler? Hayır. Zira şu anda aralarında "emekli" olan ve istediğini rahatça söyleme olanağı bulunanlar var. Ama yapmadılar. Peki çok mu paraları vardı da bu "anıları" medyaya satmadılar. Asla!.. Eminim hâlâ üç paraya talim ediyorlar, ailelerini güç bela geçindirmeye çalışıyorlardır. Peki İngiliz ile Türk askeri arasındaki fark nerede? Yanıt: Yüreklerinde!... Mehmetçik, o gün Süleymaniye'de yaşadığı olayı, hiçbir suçu, günahı ve ihmali olmamasına karşın, hatta ateş açmayıp, "Üçüncü Dünya Savaşı'nı önlemesine" rağmen yine de bir "utanç" olarak yüreğine kazıdı. Çünkü onlar gerçek kahramanlardı. Her ne sebeple olursa olsun, o gün orada yaşananların onurlarına bir toz zerresi olarak düşmesinden bile rahatsız oldular. Konuşmadılar. Mehmetçik'ten beklendiği gibi "onurlarını" banknota dönüştürmediler. Bu yazıyı yazdığım saatlerde gözüm televizyonda. Şehit cenazeleri toprağa veriliyor. Şehit babası "Vatana canım feda, gerekirse ailemizden bir şehit daha veririz" diyor. Acılı eş, 2 yaşındaki bebesine asker selamı verdirip, "Söyle oğlum, bağır, ben de şehit olacağım baba de" diye haykırıyor. Bir tarafta para karşılığında "medya maymunluğuna" soyunan ucuz kahramanlar, öte yanda kahramanlık mührünü daima yüreğinde taşıyanlar. Hamasi nutuklara öykündüğüm yok. Ama çenesi düşük peşmerge başı, ağzından zehir saçmadan önce bu fotoğrafı iyi okumalı!
Yayın tarihi: 11 Nisan 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/11/gny/haber,A83CEAFC041146BEB84E8C36566FF1A2.html
Tüm hakları saklıdır.