Mevlana Şam tarafına, ilimleri elde etmek için yolculuğa çıktığı zaman Sis'te (Kozan) bir mağarada konaklar. Mağarada, dünyadan elini ayağını çekmiş 40 münzevi rahip vardır. Rahipler, Mevlana'yı gördüklerinde bir çocuğa işaret ederler. Çocuk, o anda havaya zıplar ve yer ile gökyüzü arasında asılı kalır. Bu sırada Mevlana, başını önüne eğmiş, tanrısını düşünmektedir. Çocuk, "Bana bir çare bulunuz, burada bağlanıp kaldım," der, "Tanrısını düşünen bu kişi yüzünden burada öleceğim." Rahiplerin "Aşağı in," dediği çocuğun yanıtı şöyledir: "İnemiyorum, sanki beni buraya çivilemişler." Bütün uğraşlara rağmen çocuğu bulunduğu yerden aşağı indiremezler. Bunun üzerine rahipler, Mevlana'nın ayaklarına kapanırlar: "Ey dinin sultanı! Lütfet, görmezlikten gel de bizi rüsva etme!" Mevlana, "Tevhid kelimesini söylemekten başka çare yoktur!" der. Çocuk, kelime-i şahadet getirince kolaylıkla aşağı iner. Sonrasında rahipler, Mevlana'ya yol arkadaşı olmak isterlerse de kabul etmez ve "Burada kalın, Tanrı ile ibadet ile meşgul olun, bizi de hayır duadan eksik etmeyin!" diyerek Şam'a doğru yola çıkar. Mevlana, Şam'da Şemseddin-i Tebrizi ile kısa bir süre görüşecek ve Tebrizi, bir gün halkın arasında Mevlana'nın elini öpüp "Dünyanın sarrafı beni anla!" dedikten sonra kaybolacaktır. Kaynaklar, Mevlana'nın 30 Eylül 1207'de dünyaya gelişini muştuluyor; içinde bulunduğumuz 2007 de UNESCO tarafından bütün dünyada 'Mevlana Yılı' olarak kutlanmakta. Önceki hafta Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi de 'Aşkını Ver Bana' başlığı altında, muhteşem bir Mevlana'yı anma toplantısına mekân oldu. 4 Nisan Çarşamba günü gerçekleşen toplantıda önce, Hasan Bülent Kahraman'ın yönettiği panelde Ahmet Yaşar Ocak, Mehmet Aydın ve Metin Kunt, "Anadolu'nun çok kültürlülük tarihinden bir kesit vermekle birlikte, farklılıkları 'aşk' kavramı üzerinde birleştirerek çeşitliliğin gelişmesi yolunda evrensel bir çağrıda bulunan Mevlana..." üzerine görüşlerini bildirdiler, ardından Genel Sanat Yönetmenliği'ni Ahmet Özhan'ın yaptığı Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu Mevlevi Ayin-i Şerifi'ni sundu. Şairlerin yaşı yoktur; yıllar değil, yüzyıllar geçse de yaşadıkları dönemlerden... Yazdıklarıyla zamanı ve mekânı aşmışlardır çünkü. Sekiz yüzyıl önceden seslenen Mevlana'nın şiiri de bunun kanıtı değil mi? "Yine kapımdan, duvarımdan aşk yağdı / Kinli devem bağını kopardı / Aşk divaneliğinin sırasıdır şimdi // Yine uyanık sevgilim uykumu aldı / Bir fitne daha doğdu / Başka bir kor düştü bana / Kızgın ateşim ah soğumadı // Sabrımı uyku aldı, aklımı su, işimi ateş / Söyle, benim işim nereye varır şimdi?"
Yayın tarihi: 14 Nisan 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/14/ct/durbas.html
Tüm hakları saklıdır.