Günlerdir gazetedeki odamın penceresinden izliyorum. Barbaros Bulvarı'nda birden sirenler çalmaya başlıyor. Motosikletli polis ekipleri, ellerinde bayrak ve flamalarla geçiyorlar. Polis Haftası'nı kutlamak için... Ama acı acı çalan sirenlerinin kutlama için mi yoksa "protesto" amacıyla mı olduğunu kestiremiyorum. Zira onlar için şartlar her geçen gün biraz daha ağırlaşmasına rağmen hem ekonomik hem de moral açıdan hiçbir iyileştirme yapılmıyor. Polis Haftası'nın birinci gününde yine cinnet geçiren bir polisin ailesini katlettiği haberini gazetelerde üzüntüyle okuduk. Ve ne acıdır ki, Star TV'deki Köprü dizisinde bu hafta evine haciz geldiği için cinnet geçirip, karısını ve küçük kızını öldürerek intihar eden bir başkomiserin dramatik hikayesi vardı. Sanki Köprü ekibi, olacakları önceden kestirmiş, bir ay önce çektikleri bu bölüme "Polis Haftası'nda katliam yapıp, intihar eden komiserin" öyküsünü koymuşlardı. Belli ki onlar da bu ülkede bazı şeylerin kolay kolay değişmeyeceğinden emindiler!.. Dizide, başkomiser ve ailesinin ölüm haberini aldıktan sonra Emniyet Müdürlüğü'nde polislere hitaben bir konuşma yapan Vali Faruk Yazıcı şöyle diyordu: "Bu yıl burada Polis Haftası'nı kutlamayacağız. Zira ortada kutlanacak bir şey yok. Az önce içeri girerken emniyet müdürünüz elime bir kağıt tutuşturdu. Geçen yıl teröristlerin şehit ettiği üç arkadaşınızın ailelerine hâlâ maaş bağlanmamış. Neden? Çünkü davaları sürüyormuş. Failler yakalanamamış. Pöh!.. Size tavsiyem, şehit olmadan önce faillerinizi yakalayıp önce mahkemeye sonra da cezaevine teslim etmenizdir. Sonra gidip, rahat rahat şehit olabilirsiniz!.. Arkadaşlar, bu ülkede adalet sistemi eğilip, bükülürse, ortada hakkınızı size teslim edecek devlet de kalmaz!.." Özledim... Neyi mi? Dizi senaristlerini mahcup edecek, onların bir ay önceden yazdığı senaryoları boşa çıkartacak polis haftalarını...
Yayın tarihi: 11 Nisan 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/11/gny/haber,A0334BCBE2B842AA91312AA79E16A771.html
Tüm hakları saklıdır.