Şehrazat ne gibi bakıyor?
Külyutmaz 'Sabetaycı avcısı' Prof. Yalçın Küçük, Binbir Gece'nin Şehrazat'ı için bir programda; "İzliyorum ben o kadını, erkeklere inek gibi bakıyor," demiş. Aaaa ne ayıp! Bergüzar Korel bunu okuduysa üzülmüştür. Hiç üzülmesin.. Çünkü Şehrazat'ı trene bakar gibi baktıran, yönetmen Kudret Sabancı'dan başkası değil. Aynı stil bakışı Aliye'nin Sanem Çelik'ine de yaptırırdı hatırlarsanız. Zaten düşünürseniz iki dizi birebir kopya. İkisinde de çocuğu için her türlü fedakârlığa hazır ve çileli bir anne, o anneye âşık bir iyi, bir kötü adam, kadının koca tarafında, her ota maydanoz bir iyi, bir kötü karakter yakın akraba.. Aynı zamanda yalnız ve çocuklu bu şehirli kadının, sıfırdan başlayıp, üstünnn yetenekleri sayesinde, gitgide cukkayı sağlama alma hikâyesi..
* Yani bu, okuldaşım Kudret'e göre 'tutmuş' bir formül. Belli ki Aliye'nin kendisine getirdiği maddi kazancı görünce, "Amaan, şimdi her diziye ayrı hikâye, ayrı karakter mi uyduracağım?" deyip, bir öncekinin kalıbına yeni malzemeyi döküveriyor. Mesela bu 'tutmuş maya'ya göre, başroldekilere mümkün olduğunca az sahne ve az diyalog yazacaksın. Ana karakterler birbirlerine sadece, benden günah gider, Yalçın Küçük'ün benzetmesiyle 'inek' gibi bakacaklar. Ve arada bir büyükbaşa yakışır tonlamada kalın, davudi ama aynı zamanda mümkün olduğunca kısık bir hmmnnnööö gibi sesler çıkaracak, üç kelimeyi geçmeyen cümleler kuracaklar. Özellikle kadın karakterin sesini bütün dizi boyunca iki kez duydunuz duydunuz.. O sırada ihtiyaç molası için ekran karşısından kalktıysanız, yandınız. Artık vuslat bir dahaki haftaya. Kısa cümleler kurduracak, bakışları mümkün olduğu kadar uzatacaksın. Yalnız anladığım kadarıyla, aslında çok iyi bir sinemacı olduğunu bildiğim Kudret, bu kalıptan arada sıkılıyor. Yani arada, "Sadece para kazanmak için koca koca kafaları ekrana sığdırmaya çalışmak, nereye kadar," diyor.. Ki birkaç bölümdür Onur'a gece ormanda at bindirmesinden bunu anlıyoruz: Gece, sisler, dokunaklı bir metin, dabada dubada atın ayakları, fonda klasik müzik, gölgeler içinde bir şövalye! Prime-time'ı şenlendiren bir dizi için fazla ağır sahneler.. Ama olsun.. Yiyoruz! Pardon, seyrediyoruz. Ekrandakiler inek gibi bakabilir. Önemli olan ekranın karşısındaki 'koyun bakışlıları' memun etmek. Kudret de bunun ilmini yapmış bir yönetmen. Sevdiğimiz bir arkadaşımız, kardeşimiz.. Baksanıza Yalçın Küçük'e bile dizi izlettiriyormuş.. Bravo, devam ediniz!
|