|
|
Zeynep'le ilişkim hiç olmadı
Köşe yazarı Haşmet Babaoğlu'yla aralarındaki olaylı kavganın ardından, şimdi de modacı Zeynep Tunuslu'yla ilişkisiyle gündeme gelen Ahmet Hakan, "Hacı olmak daha dindar olduğunun göstergesi değil," diyor.
'Hacıları Teşvikiye kafelerine davet ediyorum'
Köşe yazarı Haşmet Babaoğlu'yla aralarındaki olaylı kavganın ardından, şimdi de modacı Zeynep Tunuslu'yla ilişkisiyle gündeme gelen Ahmet Hakan, "Hacı olmak daha dindar olduğunun göstergesi değil," diyor.
- Son birkaç yıldır egonuzun dağıldığı fikrine katılır mısınız bilmem, ama son zamanlarda kadınlarla ilgili olarak sınırda, bıçak sırtında duruyor gibisiniz. Yani çapkın, namı yürüyen bir adam olmaya ramak kaldı gibi geliyor bana. Egonuzun dağılmasında kadınların katkısını sorabilir miyim? - Biraz oryantasyon bozukluğunu yaşamak zorunda kaldığımı hissediyorum. Aslında herhangi bir odakla, herhangi bir merkezle yakınlık kurmadan, dışarıdan bakan 'muzip, ironik çocuk' olmak istedim ve öyle hissettim. Bu benim en hoşuma giden pozisyondu. Fakat bu pozisyonda kalabilmek zordu. İster istemez, birtakım iletişim mekanizmaları çalışıyor ve siz tırnak içinde 'ehlileştirilme' operasyonuna tabi tutuluyorsunuz. Bundan rahatsızım açıkçası. Buna karşı direnmek istiyorum.
-
Direnebilecek misiniz? - 'Direnebilir miyim'in sancısını yaşıyorum. Size ego dağılması gibi gelen şeyin, benim bu direncimin yansıttığı bazı arızalar olduğunu düşünüyorum. Kadınlar meselesine gelince. Şunu çok açıklıkla söylemek istiyorum ki aşk, meşk, kadınlar, Ahmet Hakan ve ilişkileri konusunda konuşmak istemiyorum. Kendimi bunlar hakkında konuşurken yakalamak istemiyorum.
- Niye ayıp mı? - Yoo ayıp olduğu için değil, bu konularla ilgili konuşan insanları, benim pozisyonumda olup da konuşan insanları yadırgıyorum. Şundan dolayı yadırgıyorum, bizler sonuçta köşe yazısı yazan insanlarız.
- Ama her zaman memleketi kurtarmıyorsunuz... - Memleketi kurtarmıyoruz ama yine de benim yazılarımın hiçbirinde aşk ya da "Alaçatı çok güzel," gibi bir laf, söz bulmak mümkün olmaz. Yani ben taşkın bir adam değilim. Dolayısıyla "Taşkın adam gibi takılıyorsun, nasıl böyle düşünüyorsun?" sorusunu hak etmiyorum. Ayrıca ben kendi özel hayatımın sınırlarında kalmak istiyorum.
- Ama daha geçtiğimiz pazar, Zeynep Tunuslu sizin için röportaj verdi. Yazık o halde size... - Yani ben kendi açımdan bakıyorum konuya. Ben bu konularla ilgili konuşmak istemiyorum. Bu konunun başkaları tarafından istismar edilmesini istemiyorum. Türkiye'de bunların peşinde koşmadan yazıp çizen bir adamın, nasıl açık bir hedef haline geldiğini biliyoruz. Bu tür konuşmaların da çok açık istismar alanı olduğunu düşünüyorum.
- Ama orada bir çifte standart var. Daha dün Neco'nun aşk hayatı hakkında yazabilmiştiniz. - Aşk hayatı hakkında yazmıyorum. Gazetecilerin saldırısı hakkındaydı yazım.
- Haşmet Babaoğlu'nu ilk kızdıran yazınız hangisiydi peki? - Orada da bir ilişki analizi falan yapmadım. Bir takılma cümlesiydi o. Haşmet'in, Neco'nun kızının sevgilisi olduğu gizli kapaklı ve mahrem bir bilgi değil ki! Biz bunu "Haşmetim, Haşmetim," diye seslenmesinden biliyoruz. Neco olayı manşet olmuş, bir şey demeyecek miyiz? Yazılmayacak mı böyle küçük bir takılma? Yoksa herhangi bir ahkam kesmemişim, hüküm vermemişim, "Neco çok ayıp etti karısına," dememişim. Ben medyadaki görünür tiplere, görünür isimlere kendi dilimle, kendi üslubumla farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalışıyorum. Bunun ne mahsuru olabilir?
- Teşvikiye kafe baskınından zihninizde kalan son görüntüyü alayım.. - O olaydan aklımda kalan görüntü şudur: Ana avrat küfürler yağdıran, göğsünü döve döve höyküren, öfkesini kontrol altına alamayan lise kantininin kavgacı çocuğu görüntüsü.
ŞEBNEM AKSON
|