|
|
Irkçılığı gördüm, tanıyorum!..
Ünlü bir Fransız tarihçisinin, Fransız parlamentosunun Ermeni konusundaki tasarısını protesto için Türk vatandaşlığına geçtiği haberi henüz belleğimizdeyken, şimdi de 1999 depreminden sonra yardım için Adapazarı'na yerleşen Fransız kadın yazar Martine Partoes'in Türkiye, Benim Yaralı Toprağım adlı kitabı yayınlanmış. Yazar bu kitabında Türk halkına karşı olan derin sevgisini anlatıyormuş. Ama ne yazık ki ülkemizde iki yıl kaldıktan sonra, yerel gazetelerin başlattığı 'misyonerlik suçlaması'yla, 70 yaşındaki felsefe profesörü eşiyle birlikte ayrılmak zorunda kalmış. Bizim hesabımıza ne ayıp!... Bu haberi okurken, yıllar önceki bir yemeği anımsadım. Değerli yazar ve bilim adamı (kadını?) Prof. Nur Vergin'in evinde yemekteydik. Küçük bir yemekti, 5- 6 yıldır Türkiye'de yaşayan iki Fransız ve Leyla Umar vardı. Bir süre sonra Fransızlar aşırı bir Türk düşmanlığı sergilemeye, bizi her şeyimizle eleştirmeye başladılar. Bu konularda şerbetliyimdir: bizi ve kimi özelliklerimizi ben de eleştirip duruyorum!... Ama adamlar öylesine saldırgandı ki, bir süre sonra dayanamadık, eşimle yemeği terk ettik. Leyla Umar da bizimle geldi. Diyeceğim, onlar da Fransız, bunlar da... Demek ki ırkçılık insanına göre değişiyor. Ayrıca Adapazarlıların o çifte reva gördükleri de bence aynı ırkçılık olayının bir başka yüzü. Öyle değil mi?
|