|
|
|
|
|
|
'Biz fast food kıyafet üretmiyoruz'
Bu yıl 20. yaşını kutlayan İpekyol'un yaratıcısı Yalçın Ayaydın'la, yola çıkış öyküsünü, tasarımcılarla yaptığı iş birliğini ve geleceğe yönelik hedeflerini konuştuk.
Senelerdir bildiğim ve tanıdığım marka İpekyol ve markanın yaratıcısı Yalçın Ayaydın'la bir araya gelip, İpekyol markasının 20 yıllık hikâyesini dinledim.
- 20 yıl öncesine dönersek, nasıl doğdu İpekyol markası? - 20 yıl öncesinin de öncesi var aslında. Üniversitede okurken, profesyonel olarak tekstil sektöründe çalıştım. Daha sonra, tasarım ve pazarlamaya geçtim. Bu bana çok şey öğretti. Askerlik dönüşümde de kendi şirketimi kurdum.
- Hedefinizde ne vardı? - Tek hedefim vardı. Türkiye'de bir gün en iyi firma olmak. Ama bugün geldiğim nokta benim için yeterli değil.
-
Peki bundan sonrası için neler planlıyorsunuz? - Bu şirketin kurumsallaşması ilk hedefim. İkinci olarak, Türkiye'deki tüketicilere dünya standartlarında kaliteli malı vermek. Armani'den aldığınız bir ceketle bizden aldığınız ceket arasında fark olmayacak. Bir diğeri de, Türkiye'de 50 mağazamız var ama Edirne'den sonra bizi tanıyan yok. Dünyanın en iyi moda merkezlerinde olmayı hedefliyoruz.
- Atina'da da mağazalar açtınız ama... - Avrupa'daki sistemi Atina'daki mağazalarla öğreniyoruz. Bükreş'te de dört mağaza açmayı planlıyoruz. Ama en büyük projemiz, 2008 yılında Paris ve Londra'da mağaza açmak. Eğer Avrupa'da tanınmak ve marka olmak istiyorsanız Paris ve Londra'da olmanız şart.
ARTIK RAKİP ÇOK - Bazı firmalar kalite sunmasa da modelleriyle hızla büyüyorlar. Bunun için siz ne düşünüyorsunuz? - Fast food gibi çok hızlı mal üretip, çok mal sunan ucuz markalar var. Biz ucuza mal sunan bir marka değiliz. Ama Armani gibi çok pahalı da değiliz. Bazı markalara göre biraz pahalı olabiliriz ama Armani standardında mal sunuyoruz.
- 20 yıl öncesiyle günümüzdeki kadınlarının modaya bakışını kıyaslayabilir misiniz? - 20 yıl önce bu kadar marka yoktu. Bir sezonu beş modelle bitirebiliyordunuz. Bir modelden 50 bin tane ürettiğimi biliyorum. Bugün o kadar çok rakibimiz var ki, onlara ayak uydurmak için çok geniş bir koleksiyon sunmamız gerekiyor.
- Tasarıma da bu yüzden mi bu kadar önem veriyorsunuz? - Kesinlikle. Bir firmanın pazarda kendini kabul ettirebilmesi için, mutlaka tasarımcıya inanması lazım. Yoksa sadece bir firma olarak kalırsınız. Bütün dünya bunu bu şekilde yapıyor.
- Türkiye'de firmalarla ortak çalışan tasarımcıları pek göremiyoruz ama... - Bütün dünyaya bakın. Tom Ford, John Galliano, Stella MacCartney gibi dünyanın en iyi tasarımcıları olan bu kişiler başka firmalar için çalışıyorsa bizim Türk tasarımcılarımızın da bir yerlerde çalışmaları lazım. Benim için Türk tasarımcıları içinde bir numara Rıfat Özbek. Bu büyük isim yıllarca kendi markasını yaptıktan sonra, bugün Pollini'nin tasarım ekibinin başında. Sen çok büyük bir isim olabilirsin ama tüketici sana ulaşamıyorsa kocaman bir sıfırsın! Onlara buradan mesajım şu; Ne olursunuz büyük bir hızla markaların başına geçin. Ve Türk markaları da sizlerin sayesinde dünyaya açılsın.
Esra ÇORUH
|
|
|
|
|
|
|
|
|