Nasıl geçti habersiz bir yıl daha...
Ne çabuk geçiyor günler, haftalar, yıllar! Ne kadar yaşarsak yaşayalım "Ne güzel uzun uzun yaşadım," diyemiyor insan. Zamanı biriktirebilseydik ve onun yoğunluğu bir tatmin hissi verseydi ne iyi olurdu! "Dolu dolu yaşadım, doydum artık yaşlanabilirim," diyen hiç olmamıştır. Hatta değil kabullenmek, yaşlılık kelimesini defterden silmek üzere yeni çıkan estetik, kozmetik, anti-aging imkânları... İyi ki bu dönemde yaşıyoruz, yoksa nefret ediyorum bir yılın daha bitmesinden. İyi ki "Yaş 35 yolun yarısı eder," değil. Çekiştire çekiştire uzatıp 60'a getirmişler orta yaşı. Çok uygun olmuş. Yoksa kendini hayattan alacaklı hissediyor insan. Bir umutla ömür ortalamasının 100 yaşına kadar uzadığı müjdesini bekliyor insanlar. Sanki kıymetini bilecekler. Bir hay huydur gidiyor. Koştur, koştur, "Nereye?" diye sorsanız hep yarına ait 'kem küm'lerimiz var. Oysa geçmişe yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Yarın ne olacağını bilemeyiz. Tek gerçek şu an.
SEVGİYİ ERTELEMEYİN Yarını boş veremeyiz, ama şu anın kıymetini de bildiğimizi sanmıyorum. Ya endişelerimizi fazla büyütüyoruz ya incir çekirdeğini doldurmayan şeylere üzülerek veya öfkelenerek güzel, sağlıklı anları da yok ediyoruz. Bazen de erteliyoruz. En çok sevgide yaptığımız için alacak veya verecek kaynakları kurutuyoruz. Oysa güzellikleri yaşamak için kararda geç kalınırsa biriktirilen altınlar harcamak istendiğinde artık tedavülden kalkmış oluyor. Yeni yılda lütfen gecikmeyin, ertelemeyin sevgileri... Boşverin kırılmaları, küsmeleri, öfkeleri. Konuşun, dokunun, doya doya yaşayın, çoğaltın güzellikleri. Geçen gece çok önemli bir dostumuz "Bu hastalık ve tedavi sürecinden sonra ne değişti?" diye sorunca, çok beylik ama çok içten bir cevap verdim: "Önceliklerim ve farkındalıklarım." Ömür boyu bir şeyler arıyoruz. Paulo Coelho'nun Simyacı'sı gibi bazen çok uzun, çok zorlu yolculuklar yapılıyor, hakikati aramak adına. Son yıllarda Çin ve Japonya'ya uzanıp değişik kültürlerde tanrı, iç huzuru, hayatın anlamı gibi kavramları arayanlar bu mistik yolculuklarda çoğunlukla Tibet'i, Hindistan'ı tercih ediyor. "Ama aslında hakikat yanı başınızda, hatta içinizde," diyor yazar, "Sadece belirli bir olgunluğa ulaşanlar gibi parçaları, işaretleri birleştirip ona bir anlam vermek gerekiyor." Hep yeni yılda bir şeyleri değiştirmeyi bekleriz veya dileriz.
KAHKAHAYLA SAĞLIK Geçen gün duvardaki büyüteçli bir aynada, ama ayakta makyaj yapıyordum. Çöp tenekesi de çok yakınımda, şöyle büyük yüksekçe bir şey. Daha önce hazırladığım, içinde kredi kartı, gözlük ve telefon koyduğum (ama farkında olmadığım) cüzdan kadar bir çanta takmışım. Çapraz taktığım halde upuzun bir sapı var. Bir ara cep telefonu çaldı. Ses aşağıdan geliyor. Bir baktım çöp tenekesi var orada. "Eyvah," dedim, "Alzheimer'lı Filiz, bunu da yaptın, çöp tenekesine de attın telefonunu." Eğiliyorum (meğerse uzun saplı çanta da daha yaklaştığı için) daha da kuvvetli geliyor sesi. Tabii açıp çöplerin arasına baktım, yok. Kapağını kapayınca git gide daha çok tenekeye değen çantamı görünce bir gülme geldi. Gülmenin salgıları ne kadar değiştirdiği artık iyice kanıtlandı. Demek ki içinde sağlık var, neşe var; mutluluk ve başarı umudu taşıyor. Bayramınızı kutlarken, yeni yılda bol kahkahalı günler diliyorum hem sizlere hem kendime ve aileme. SEVGİLER...
|