Levent Kırca bu çizgiyi hiç yakalayamadı!
Geçen pazartesi Cengiz Semercioğlu, 'Bir Demet Tiyatro'nun ertesi akşam yayınlanacak bölümü için "Büyük bir ihtimalle, 'Sıla' dizisini hicvedecekler ama yaptıkları Levent Kırca'nın işlerine benzeyecek; zaten Kırca 'Olacak O Kadar'ı bugünlerde yapsaydı aynen bunları yapardı" deyip, Yılmaz Erdoğan acaba Levent Kırca olmaya mı soyundu?" sorusuyla biten bir yazı yazdı. Salı gecesi gerçekten de 'Bir Demet Tiyatro' dizisinin içinde atv'de yayınlanan 'Sıla' dizisinin hicvi vardı. Televizyon yazarlığı yapmış birinin, bir dizinin yayınlanmamış bir bölümünü, önceki bölüme dayanarak yorumlaması ilginç geldi bana.
Komedi hicivdir! Evet; 'Bir Demet Tiyatro' kesinlikle eski mutlu günlerindeki ritmi yakalıyor. Hayır; Levent Kırca ne yazık ki yıllar süren 'Olacak O Kadar' güldürüklü temaşasında bu ritmi asla yakalayamadı... Hatırlarsanız, Kırca'nın taklit kabiliyeti hayli sınırlıydı. Saatler süren plastik makyaj sonrası benzetilen ünlünün şarkısına playback yapmak, çok da yaratıcı değildi. Ayrıca yapılan parodiler, belli klişelerin üzerine oturtulmuştu. Eğer tip Doğulu ise; mutlaka yüzün bir yerlerine ben yerleştirilir, kadınlar ise olağanüstü çirkinleştirilip, komedi bu öğelere yüklenirdi. Levent Kırca'nın alamet-i farika sarhoş taklidi ve bolca işlenen ortadirek'in çektiği geçim sıkıntısı üstünden verilen 'nal' büyüklüğündeki mesajlarla sempati beklenirdi. Salı akşamı yayınlanan 'Bir Demet Tiyatro'da bunların hiçbiri yoktu. Demet Akbağ ve Yılmaz Erdoğan'ın yüzlerinde plastik makyaj yerine, gerçek oyuncularda bulunan ve gücünü 'kabiliyet tanrısından' almış bakışlar vardı. Erdoğan'ın yapmaya çalıştığı şey, bence Okan Bayülgen'in yıllardır programının 'Medya Arkası' bölümünde yaptığı şeyden farksız! Üstelik bunu karşı grubun dizisi çarpılsın, bizimkilere bir şey olmasın mantığıyla da yapmıyor. Hiciv, komedinin vazgeçilmez parçalarından biridir. Ve şimdi geçmişte Levent Kırca hiciv yaptı diye artık kimse yapamayacak mı? Yoksa hiciv yapan herkesi Levent Kırca'lığa soyunmakla mı suçlayacağız? Tabii bi de Levent Kırca olmak kötü bir şey midir? Bu arada salı akşamı yayınlanan bölüm çok komikti! 'Sıla'nın jeneriğinin 'gelenek, görenek ve töreler' şeklinde Deniz Erdoğan tarafından değiştirilmiş hali çok matraktı! Demet Akbağ'ın baygın Cansu Dere bakışları, Yılmaz Erdoğan'ın karizmatik Mehmet Akif Alakurt yürüyüşleri çok çarpıcıydı. Altan Erkekli'ye yazılmış yaşlı bilge diyalogları ile zeka ürünüydü. Tabii, dizinin başında Yılmaz Erdoğan'ın 'Bir Demet Tiyatro'nun son günlerdeki reyting durumu ile ilgili yaptığı özeleştiri ise televizyonlarımızda görmeye çok da alışık olmadığımız cesur bir girişimdi. Herkes acımasızca dere tepe dümdüz ve hiç alışık olmadığı şekilde üzerine giderken, Erdoğan'ın dik durup bir de üzerine böyle komik bir bölüm yazabilmiş olmasını kutluyorum! 'Şıra'dan aklımda şu diyalog kaldı: - Aşiretin başına benim geçmem lazım... - Sen aşiretin sonuna geçsen! - Aşiretin sonu kötüdür! - O zaman sen de aşiretin başına geçsen...
|