Şair ve denizanaları!..
Sultan II. Mahmut, Osmanlı sarayında doğum günü partisi düzenleyen ilk padişahtır. Ama, ben sizlere 'Gavur Padişah' olarak anılan II. Mahmut'un yaş gününü değil, günümüz şairlerinden Akgün Akova'nın doğum günü pastasını anlatmak istiyorum. Akgün'ün eşi Özlem, pasta siparişi vermek için gittiği pastanede "Neli olsun?" sorusuna hiç düşünmeden "Çikolatalı," karşılığını verir. Ne de olsa şairimiz bir çikolata tutkunudur. "Kaç kişilik olsun?" sorusunun yanıtı da bellidir; en fazla yirmi kişilik bir davettir söz konusu olan. Ve tezgahtar son soruyu sorar: "Pastanın üstüne ne yazalım?" İşte bu sıkı, hem de çok sıkı bir sorudur! Bir şairin doğum günü pastasının üstüne ne yazılmalıdır? Üstelik, Akgün'ün o güne kadar hiç doğum günü pastası olmamıştır!.. Yani, şairin hayatındaki ilk doğum günü pastasının üstüne ne yazılacağıdır sorulan!!!
SANSÜRTTÜRME ŞAİR ABÜÜÜ Akgün Akova'nın ilk şiir kitabının adı Sansürttürme Şair Abüüü'dür. Bu kitabın adı eğer köşemde doğru olarak yazılabilecekse bu bir ilk olacaktır. Çünkü, bugüne kadar hiçbir metinde Akgün'ün ilk şiir kitabının adı doğru olarak yazılmamış, yazılamamıştır. Bunun nedeni, şair kardeşimin doğru bir kitap adı olmayışıdır! Biz dostları, Akgün'e 'Şair Abü' deriz. O an, Özlem'in aklına bu lakap gelir ve pastanın üstüne 'İyi ki doğdun şair abi' yazılmasını ister. Salonun ışıkları kapansa da, içeriye giren doğum günü pastasının üstündeki mumlar, Şirket-i Hayriye vapurlarının önündeki projektörler gibi ortalığı aydınlatıyordu!.. Akgün, dostları arasında hayatının ilk doğum günü pastasının, sevdiği kadının ellerinde kendisine doğru yaklaşmasından çok memnundu. Masaya konan pastanın üstündeki mumları söndürmek ise hepimizin göreviydi. Çünkü, onca mumun bir üfürükte söndürülmesini Akgün'den beklemek haksızlık olacaktı. Bu yüzden, önce Akgün üfledi, sonra bir üfledik, üflediniz, üflediler!..
ALEV ALEV DOĞUM GÜNÜ Pastanın üstünde sanki kasırga esiyordu. Eh, haliyle onca üflemeye dayanamayan mumlardan birkaçı masanın üstüne devrilince örtü de tutuşuverdi!.. Uyarı: Yaşı ilerlemiş bir insanın doğum günü pastasına yaşı kadar mum koymaya kararlıysanız, sipariş verirken itfaiyecilerin payını da hesaba katmayı unutmayın! Bereket versin ki, bu olaylar Akgün'ü güldürdü de, pastanın salona girdiği an, gözlerinden süzülen yaşlar fazla uzun sürmedi. Ne de olsa Akgün'ün şiirleri, hüzünlü bir tebessüm bırakır okurların yüzlerinde. Denemesi bedava; işte bir Akgün Akova şiiri: Son İstiklal Gazisi'ni de Toprağa verdiğimiz gün Çek yeni bir Kurtuluş Savaşı usta! Derken, salonun ışıkları yakıldı. Aman Tanrım!.. Bu ne zor bir durumdur! Hepimiz pastaya bakıyor ve gülüp gülmemek konusunda tereddüt yaşıyorduk. Gülemezdik çünkü, Akgün'ün ilk doğum günü partisi daha fazla berbat olsun istemiyorduk. Lakin, gülmemek de elde değildi. Çünkü, pastanın üstünde şu yazılıydı: 'İyi ki doğdun Şakir Abi'!!! Şairle Şakir'i ayırt edemeyen yalnızca pastacı değildir. Sözüm ona kimi köşe yazarlarının kimin şair olup, kimin olmadığı konusunda şakımaları beni en az 'Şakir' kadar güldürmektedir. Bu gibilerin edebi bilgileri, beli geçmeyen sularda deve güreşi yapabilecek kadardır. Bu tür denizanaları tarih boyunca var olmuşlardır. Birikimi olan, imgenin derin sularına nefesi yeten hiç kimse de son derece sığ olan bu laf atmalara yanıt vermemiştir. Aslında, çocuk yaştaki tezgahtar siparişi doğru almıştır, ama patronu ısrarla 'Şakir' yazılmasını istemiştir. Tezgahtar, yanlış yapmadığını söyleyince de suratına bir tokat yemiştir. İşte şiir, arkadaşları okuldayken, çalışmak zorunda olan o emekçi çocuğun yanağında patlayan tokatın sızısıdır!..
|