kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Atilla Dorsay @ SABAH
 
Kıyıda bir tarih ve turizm merkezi: Sığacık
Yağma ekonomisinin yeşil kurbanları
Benim sevgili dostum Serra Yılmaz
Bu küçücük ellerdeki kan
Takılarla eğitime destek

Yağma ekonomisinin yeşil kurbanları

Hiç şüphe yok: Türkiye bir yağma cenneti. Yağmayı durdurmaya yasalar yetmiyor, var olanlar uygulanamıyor ve bu konuda herkesi belli bir umursamazlık sarmış gözüküyor. Ülkenin ana damarlarını, asıl zenginliklerini ve kamuya ait olması gereken varlıklarını yasadışı yollarla ele geçirerek kullanmak ve haksız, yanlış, zararlı rant imparatorlukları kurmak. İşte yapılanın özeti bu. Tüm olay, genel ve ulusal bir özelliğimizden kaynaklanıyor: Biz halk olarak yeşili ve yeşilliği sevmiyoruz. Her yeşil alan, gerek toplum bireylerine, gerekse sorumlu kurumlara boş bırakılmış, işe yaramayan, ziyan olmuş bir arazi olarak gözüküyor. Ve hemen 'işe yaratma' çabaları başlatılıyor.

DOLMABAHÇE VADİSİ BOZULDU
İşte tek bir örnek. Sadece İstanbul'da ve sadece Taksim-Dolmabahçe'de son yıllarda yapılanlara bakınız. Dalan döneminde izin verilen devasa Süzer binası... Sözen gibi 'halkçı' bir başkan döneminde, şimdiki GMall'un tam karşısında yapılan bir Opel satış binası... Sonraki dönemlerde onun tepesinde yaptırılan Nikâh Salonu... İstanbul Teknik Üniversitesi'ne ait olup bir dönem açık tutulan yeşil alanın, sonradan parmaklıklarla çevrilip halktan kopartılması. En son, geçen günlerde, geri kalan arazide 'trafik tünelleri' için açılan dev çukurlar. Ve de yol tam Dolmabahçe'ye inerken sağdaki ağaçların içinde birden beliren ve elbette birilerine bol rant getirecek masa ve sandalyeler. Böylece İstanbul'un, ben vaktiyle belediyede mimarken dokunulmaz sayılan ünlü Dolmabahçe Vadisi (o zamanki adıyla iki numaralı 'yeşil alan'), artık geçmişte kalmış güzel bir anıdır. Biraz dikkatli bir gözün hemen fark edeceği bu yağma, üstelik her gün yüzbinlerce insanın geçtiği, kentin tam göbeğinde yaşandı, yaşanıyor. Bunları sineye çeken bir toplumun, Beykoz veya Sarıyer sırtlarında, gözden ırak yerlerdeki yağmaya ilgi duyması beklenir mi? Acarkent olayı belki bu ilgiyi bir ölçüde sağlayabilir, hiç olmazsa en kaba haliyle yağmayı azaltabilir. Bakalım, göreceğiz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Strasbourg izlenimleri   / 15-12-2006
 Papa, turizm ve Türkiye'nin dayanılmaz cazibesi   / 08-12-2006
 Papa ve turizm   / 08-12-2006
 Kıyıda bir tarih ve turizm merkezi: Sığacık   / 01-12-2006
 Yağmanın kurbanları   / 01-12-2006
 Önce kültür mü yoksa trafik mi?   / 24-11-2006
 Kültür mü, trafik mi?   / 24-11-2006
 Domates suyu ne zaman saygın olacak?   / 17-11-2006
 Domatesin suyu   / 17-11-2006
 İnternette Türkçülük asparagasları   / 10-11-2006
  » Yazarlar
    Alışveriş
    Yaşam
    Ajanda
    Güncel
    Gezi
ATİLLA DORSAY
Bir ışık meşherine dönüşen şehir:...
Deve kesilirken böyle fotoğraf çektirmişler
Deve kesilirken böyle fotoğraf çektirmişler
Filosundaki 11 adet RJ modeli uçağın iadesini kutlamak için deve...
İnternet evlilikleri çok kısa
İnternet kanalıyla yapılan evliliklerin uzun ömürlü olmadığı...
Blair son dakikada Kıbrıs atağına kalktı
Bugün Türkiye'ye gelecek olan İngiltere Başbakanı Tony Blair, Kıbrıs...
Türkiye için referandum
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, İtalyan La Stampa...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.