kapat
   
10 Aralık 2006 Pazar
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

"Devletin resmi görüşü" ile siyaset karşı karşıya mı?

Henüz "Kamusal Alan" kavramının tam içeriğinin ne olduğunu tam çözememişken, şimdi de karşımıza "Resmi Devlet Görüşü" kavramı çıkıverdi.
Bu konunun gündeme gelişinin, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'ın, Kıbrıs'a ilişkin son diplomatik manevraya gösterdiği tepkiden kaynaklandığını hatırlamamız gerekiyor. Büyükanıt Dışişleri'nin AB'ye sunduğu limanlarla ilgili teklif hakkında "Bize göre bu açılım, devletin resmi görüşünden sapma anlamına gelmektedir. 'Limanları açacağız' diyorsunuz. Hangi limanları açacaksınız" şeklindeki tepkisini seslendirmişti.
Bu ifade Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin, bir "Resmi Görüş"ü olduğu anlamına geliyor. Bu arada Kıbrıs'a ilişkin "Siyasi Görüş"ün "Resmi Görüş"le çelişmesi halinde de bunun bir "Sapma" olduğu hatırlatılıyor.
İrdelenmesi gereken tabii ki pek çok nokta var bu konuda.
Örneğin "Resmi Görüş" diye nitelenen "Politika"yı kimler belirler? Yani politika belirlemek, "Siyaset" alanının dışında bulunan, sadece "Devlet"e ait olan bir işlev midir?
Aynı anda "Devlet"in birden fazla konuda resmi görüşü varsa ve bunların üzerinde değişiklik yapmak "Sapma" anlamına geliyorsa... Bu resmi görüşler, birbirleri ile çelişkiliyse... Bunların sabit tutulması halinde de devletin iç istikrarı tehlikeye giriyor ve dış ilişkileri kilitleniyorsa...
Örnek olarak bulundukları varsayılan "Devletin Resmi Avrupa Birliği Görüşü" ile "Devletin Resmi Kıbrıs Görüşü" arasındaki karşılıklı olumsuz etkilenimleri ele alabiliriz.
Yarım yüzyıldır Türkiye'nin bütün yönetimleri AB'ye üyelik hedefini benimsediklerine göre, bu bir "Resmi Devlet Görüşü" olmak durumundadır. "Avrupalılık" ise askeri geçiş dönemlerinde bile göz ardı edilemeyen bir resmi devlet görüşüdür. Nitekim askeri müdahaleler ertesinde, Avrupa Konseyi'nden Türkiye'nin çıkartılmaması için, kapatılan partilerin milletvekilleri Strazburg'a gönderilmekte ve Avrupalılara "Türkiye'de demokrasi devam ediyor" denilmektedir.
Kıbrıs'ta ise devletin resmi görüşü, yarım yüzyılda sürekli değişmiştir. Kamuoyuna önce "Ya Kıbrıs ya ölüm" diye yansıtılan bu resmi görüş, sonra "Ya taksim ya ölüm"e dönüşmüş, arkasından da Zürih ve Londra Antlaşmaları ile iki milletli "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin varlığı resmi görüş olmuştur. 1974'teki askeri harekat da Ada'da statükoyu iade etmek üzere yapılmış ve uluslararası camiaya da bu güvence verilmiştir.
Ada'nın bölünmüşlüğü kalıcı hale geldikten ve KKTC ilan edildikten sonra da bu "Devletin Resmi Görüşü" olmuştur. Bu durum Kıbrıs'ta çözüm arayışını Birleşmiş Milletler zemini dışına taşımıştır.
Kıbrıs Türkleri'nin Annan Planı'nı kabul etmeleri ile resmi görüş yine değişmiş ve "Kalıcı çözüm" için BM zeminine geçilmiştir. Bu arada Kıbrıs Rumları'nın AB'ye tam üye olmaları ile, sorun bir AB meselesi de olmuş ve Türkiye'nin AB'ye üye olmak şeklindeki resmi devlet görüşü, Kıbrıslı Rumlar'ın AB'yi rehine alması sonucu Kıbrıs'a ilişkin resmi devlet görüşü ile karşı karşıya kalmıştır.
Bu resmi görüşleri dondurup birbirleri ile karşılıklı hareketsizlikler içinde tutarsanız, iki resmi görüş Türkiye'nin hem orta hem de uzun vadeli hedeflerini yok edebilir.
Eğer siyaset üretimini devre dışı tutar ve bir dönemde açıklanan "Pozisyonlar"ı değiştirme çabasını da "Sapma" olarak kabul ederseniz, dünya politikasındaki olağanüstü değişim karşısında sürekli izole edilmiş kalırsınız. Nitekim Türkiye 1974'ten bu yana "Kıbrıs Pozisyonu"na dayalı olarak ambargolara bile hedef oldu, içerideki siyasal istikrarsızlıkları, dış politikadaki dar boğazlar izledi.
Bir başka deyişle hem Türkiye'nin hem de Kıbrıs Türklerinin çıkarlarını koruyacak, varlıklarını, refahlarını ve gelişmelerini sağlayacak politikalar üretmek, "Devletin Resmi Görüşü"nün temeli olmalıdır. "Kıbrıs'ı verdiniz" veya "Limanları verdiniz" yollu slogancılık, hemen her konuda zaten sık sık başvurulan yöntemdir.
Dış dünyaya ittifakları dolayısıyla en açık devlet kesimi olan askerlerin, bu gerçekleri çok iyi bilmesi gerekir. Üstelik Kuzey Irak'a dönük ve "Kırmızı Çizgi" şeklinde ifade edilen devletin resmi görüşünün, son gelişmeler ışığında yerini nasıl bir "Yeni Resmi Görüş"e terk ettiğini de en fazla onlar biliyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kimin neden sinirlendiğini anlamak mümkün...   / 09-12-2006
 Siyaset hem vizyon hem misyon hem de cesaret gerektirir   / 08-12-2006
 Biz de bir zamanlar süper devlet değil miydik?   / 07-12-2006
 Genç bedende bilinçli beyin neden olmasın ki?   / 06-12-2006
 Yine iç dinamiklerle dış konjonktür arasında sıkıştık...   / 05-12-2006
 Tony Blair'in ve Turgut Özal'ın doğru tercihleri...   / 04-12-2006
 Papa kalbinin yanında aklını da İstanbul'da bıraktı mı?   / 03-12-2006
 Yaramaz kızlara akıllı babalar gerekir...   / 02-12-2006
 Keşke Papadopulos değil Papa ağırlıklı olsaydı...   / 01-12-2006
 Papadopulos Avrupa'nın en güçlü lideridir   / 30-11-2006
YILMAZ ÖZDİL
Tek kişilik demokrasi...
Büyükanıt, Saygun...
Biri...
ERGUN BABAHAN
Uğur Kaymaz'ın kitabı ve davası
Türkiye'de ilginç bir...
MEHMET BARLAS
"Devletin resmi görüşü" ile siyaset karşı karşıya...
UMUR TALU
Sizde var mı?
Bilen, bilir; taktım mı, takıyorum.
FATİH ALTAYLI
Seçim sürecine erken girildi
Seçim sürecine erken...
ERDAL ŞAFAK
Çöküşten dirilişe
Türkiye şu sıralar AB...
'Müslüman gelin alırım'
İngiltere Başbakanı, peçe tartışmaları yüzünden giderek gerilen...
'First Man' olmayacağım
Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimini Segolene kazanırsa, eşi de First...
Umut 2. yarıya
Umut 2. yarıya
Sezona iddialı başlayıp ligin ilk yarısını liderin 8 puan gerisinde...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu