|
|
|
|
|
Toprak Koruma Kanunu'na veto
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5557 sayılı ''Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun''u kısmen iade gerekçesinde, bir yabancı şirket ya da belirli şirketlerin hukuka aykırı durumları ve etkinliklerinin Yasa'nın güvencesi ve koruması altına alındığını, düzenlemenin ''ayrıcalık'' tanıma niteliği taşıdığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Sezer, gerekçede, Yasa'nın 6. maddesiyle 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası'na eklenen geçici 3. madde hükmünü anımsattı.Sezer, maddenin 1. fıkrasında, 11.10.2004 gününden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçla kullanıma açılan arazilerin, istenilen amaçla kullanılması için gerekli düzenleme yapıldığını, ikinci fıkrasında da söz konusu arazi ve tesislerin 2 yıl süresince, ruhsat ve izin alınmadan istenilen amaçla kullanılmasının sürdürülmesine olanak sağlandığını, gerekli ruhsat ve izinlerin alınması için 2 yıl süre tanındığını, bu süre içinde gerekli izni alamayanların üretim etkinliklerinin durdurulacağının belirtildiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı
Sezer, geçici maddeyle, özellikle bir yabancı şirket ya da varsa belirli şirketlere ilişkin, tarım arazilerinde kurulu kimi sanayi tesislerine, izin, onay ve ruhsatlarının yargı kararıyla iptal edilip edilmediğine bakılmaksızın üretim etkinliklerini sürdürme olanağı getirildiğini ifade etti.
''YARGI KARARLARI ETKİSİZ KILINIYOR''
Sezer, ''Böylece, izin, onay ya da ruhsatı yargı kararı ile iptal edilerek hukuksal dayanaktan yoksun kalan sanayi tesislerine yasal geçerlilik tanınıp yargı kararları etkisiz kılınmaktadır'' dedi.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin, başlangıç bölümünde belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunun belirtildiğini vurgulayan Sezer, şöyle devam etti:
''Hukuk devleti, tüm etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan devlettir. Anayasa'nın egemenliği ve bağlayıcılığı yanında yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu ilkeler ve evrensel hukuk kuralları vardır.Evrensel hukuk ilkelerine göre, yasaların genel, soyut ve nesnel olması, kişiye özgü olmaması gerekmektedir. Yasaların bu ögelere uygun çıkarılması hukuk devleti olabilmenin koşullarındandır. Ayrıca, yasaların kamu yararı amacıyla çıkarılması da hukukun bilinen ilkesi gereğidir. Anayasa Mahkemesi'nin çeşitli kararlarında da vurgulandığı gibi, yasaların genelliği ilkesi, özel, güncel ve geçici bir durumu gözetmeyen, belli bir kişiyi hedef almayan, aynı statüdeki herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılmaktadır. İncelenen Yasa'nın, özellikle bir yabancı şirketin ya da varsa belirli şirketlerin tarım arazilerinde kurulu sanayi tesislerinin sorununu çözmek amacı taşıyan 6. maddesindeki düzenleme, yasaların genel, soyut ve nesnel olmasını gerektiren evrensel hukuk kurallarıyla ve Anayasa'nın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.''
''KAMU YARARIYLA BAĞDAŞMIYOR''
Anayasa'nın, Anayasa ve yargı kararlarının bağlayıcılığı konularında düzenlemeler getiren 11 ve 138. madde hükümlerini anımsatan Sezer, şunları kaydetti:
''Bu kurallar, Anayasa'da hukuk devleti niteliğinin gereği olan hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsendiğini, Anayasa'nın ve yargı kararlarının bağlayıcılığının koruma altına alındığını göstermektedir. Özellikle bir yabancı şirkete ya da belirli şirketlere ilişkin, izin ya da ruhsatı hukuka aykırı bulunarak yargı kararı ile iptal edilen tarım arazilerinde kurulu sanayi tesislerinin üretim etkinliklerini sürdürmelerine olanak sağlayan yasa kuralının, hukuk devleti, Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü, yargı kararlarının bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşmadığı sonucuna varılmaktadır.
İncelenen Yasa'nın 6. maddesinde yer alan düzenlemeye 'benzer' bir düzenlemenin, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası'nın geçici 1. maddesinde de yapıldığını belirtmek gerekir.
Ancak, 5403 sayılı Yasa'nın geçici 1. maddesinde, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçla kullanıma açılmış tarım arazilerinin istenilen amaçla kullanılabilmeleri, kimi biçimsel ögelerin yanında 'tarımsal bütünlüğü bozmamaları' koşuluna bağlanmıştır. Oysa, incelenen Yasa'nın 6. maddesinde, bu 'esaslı koşul'a yer verilmediği görülmektedir.
Tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış tarım arazilerinin 'tarımsal bütünlüğü bozmamak' koşuluyla tarım dışı amaçla kullanılmalarında kamu yararı açısından önemli bir sakınca bulunmamasına karşılık, tarım arazilerinin 'tarımsal bütünlük' aranmadan istenilen amaçlarla kullanılmasına izin verilmesi tarım topraklarının bir daha eski duruma getirilemeyecek ölçüde elden çıkarılması ya da nitelik değiştirmesi gibi sakıncalı sonuçlar yaratacaktır. Bu nedenle, incelenen Yasa kuralının kamu yararıyla da bağdaşmadığı açıktır.'
Yasa'nın 6. maddesiyle yapılan düzenlemelerle, hukuka aykırı bir etkinliğin 3 yıl süreyle koruma altına alınarak sürdürülmesinin sağlandığını belirten Sezer, ''Oysa, yasalara, ulusal çıkarlara ve kamu yararına aykırı olduğu yargı kararlarıyla hükme bağlanmış, hukuka aykırı bir etkinliğin, ilgili kamu yönetimlerince hiç geciktirilmeden durdurulması, hukuk devleti ilkesi ile Anayasa'nın 11. ve 138. maddeleri uyarınca zorunludur'' dedi.
Sezer, Anayasa'nın, yasa önünde eşitliğe ilişkin düzenleme içeren 10. maddesi hükmünü anımsatarak, ''İncelenmekte olan Yasa'nın 6. maddesiyle, bir yabancı şirket ya da belirli şirketlerin hukuka aykırı durumları ve etkinlikleri Yasa'nın güvencesi ve koruması altına alınmış olmaktadır ki böyle bir düzenlemenin 'ayrıcalık' tanıma niteliği taşıdığı ve Anayasa'nın 10. maddesine aykırı düştüğü kuşkusuzdur'' dedi.
(AA)
|