Almanya'dan geri adım
Diplomatlarla röportaj yapmak zordur. Ancak Almanya'nın Ankara büyükelçisiyle konuşmak, hele böyle bir zamanda, daha da zor. Eckart Cuntz, yakın zaman önce Ankara'da göreve başladı. Bu hafta ise kendini ciddi bir "Avrupa" krizi ortasında buldu. Ankara, hafta başından beri, Alman Şansölyesi Angela Merkel ve Jacques Chirac arasında kararlaştırılan ve "Türkiye'yle ilişkileri askıya almak" diye yorumlanan "Limanların Kıbrıslı Rumlara açılması için Türkiye'ye 18 ay süre tanınması" teklifiyle çalkalanıyor. Ancak Merkel, Almanya'nın Mettlach kasabasında salı günü yapılan zirvede, sürpriz bir biçimde geri adım atarak "18 aylık ültimatom"u telaffuz etmedi. Dün büyükelçilikte görüştüğümüz Cuntz da, söylediği her kelimeyi dikkatle seçerek hem Almanya'nın "yeni" pozisyonu aklatmaya hem de Türk kamuoyuna pozitif mesaj vermeye çabalıyordu: "Şansölye Merkel dünkü toplantıda 18 ay sonrasına randevu vermedi. Zaten her yıl Türkiye'nin ilerleme raporu veriliyor. Şansölye Merkel Türkiye'nin işini zorlaştıran bir teklifte bulunmadı. Komisyonun önerilerini baz almamız gerektiğini söylüyor. Türkiye'ye yardımcı olmaya çalışıyoruz. Türkiye'ye karşı bir tutum yok." Büyükelçi, Merkel'in bir hafta önceki sözlerle bir hafta sonraki sözleri arasında sıkışan bir diplomat görüntüsü vererek devam etti: "Şansölye Merkel, Türkiye'nin AB üyelik süreciyle ilgili 'ahde vefa' ilkesine sadık." Angela Merkel'in, çok değil bir hafta önce Riga'daki NATO zirvesinde "18 ay" sözünü telaffuz ettiğini, o zamandan beri o yönde çalıştığını hatırlatıyoruz. Büyükelçi Cuntz, Merkel'in "örneğin 18 ay" dediğini, ancak o zaman henüz bir karar vermemiş olduğunu, daha sonra "çeşitli kesimleri" dinleyerek salı günü ifade ettiği pozisyona vardığını söylüyor. Yani "Kamuoyu yanlış anladı. Sayın Merkel Türkiye'ye zaman vermek niyetinde Artık 18 ay pozisyonu yok. Almanya 18 ay sonrası randevulaşalım pozisyonunu savunmuyor." Cuntz'a göre, eğer komisyonunun "yalnız 8 faslın askıya alınması" yolundaki daha "ılımlı" teklifi yarınki Dışişleri Bakanları toplantısında kabul edilirse, diğer 27 fasılda müzakereler devam edebilir. "Peki nasıl oldu da Sayın Merkel değişti?" diye ısrar ediyoruz. Örneğin, ABD Başkanı'ndan bir telefon mu geldi? Cuntz'un cevabından Washington kokusu almamak mümkün değil: "Almanya'da ve Avrupa'da çok sesli bir tartışma var. Bush'un Merkel'i arayıp aramadığını bilmiyorum. ABD, AB üyesi ülkesi değil. Ancak Hem Almanya hem de Türkiye'nin yakın dostu. Almanya'da ABD gibi Türkiye'nin bölgesel rolüne önem veriyor." "Bazı ülkeler Kıbrıs'ın arkasına mı saklanıyor? Limanlar konusunda Türkiye'ye verilen ceza orantısız ölçüde ağır değil mi?" diye soruyoruz. "Biz Kıbrıs sorununun arkasında saklanmıyoruz. Asıl mesele, Türkiye'nin kendi, AB yoluna devam etmek isteyip istemediği. Komisyonun verdiği kararı destekleyeceğiz. AB konusunda pozitif gelişmeler için çabalamalıyız. Türkiye'de AB konusunda kamuoyu desteği azalıyor. Türk halkına mesajım, hep izlediğimiz yola devam edin. Ve AB yönünde adımlar atın." Kıbrıs'ın BM platformunda yeniden çözüm sürecine girmesi gerektiğini belirten Cuntz, Kıbrıs Türk kesimine yönelik yardım paketinin de yolda olduğunu müjdeledi.
|