İstanbul'da yat turizmi sizlere ömür
Aynen fıkra gibi ama gerçek. Bir iyi, bir kötü haberimiz var. Türkiye'de yelkencilik iyi gidiyor ama yatçılık sizlere ömür... "Çok şükür şimdilik sadece İstanbul'da," diyerek iyi haberden başlayalım. Yalnız diğer spor branşlarının değil, ticari kuruluşların bile Türkiye'deki yelken olayını incelemesi lazım. Yelken nasıl yükselen değerlerden biri oldu? İşte size taze birkaç örnek; Bu günlerde Bodrum'da peş peşe yat yarışları yapılıyor. Önce 'Marina Yacht Club Famous Cup' adıyla düzenlenen yarışa, 21 yelken ekibi ile birlikte tanınmış simalar katıldı. Ardından dünyada ilk kez yat sınıfında bir kadınlar kupası düzenlendi. Artık dünyada ismini duyuran 'Ahşap Yat Yarışları' ise dün sokak şenlikleriyle başladı. Bu kadar ünlü sima ve etkinlik bir araya gelince, medyada da gayet düzgün haberler çıkıyor. Gelelim kötü habere. Denize gönül veren bizler, bütün bu etkinlikleri, denize çıkan adam sayısı artsın diye yapıyoruz. Yapıyoruz da, denize çıkan adamı nerede barındıracağız? Bugün İstanbul'da tek bir tekne koyacak yer bulmanız mümkün değil. Tüm marinalar ağzına kadar dolu. Peki yenisinin yapılma ihtimali nedir? Ben söyleyeyim, "Yok." Marina dediğin akşama ısmarla, sabaha içine gir bir iş değil ki! Büyük Kulüp'ün yapacağı marina Kadıköy Belediye Başkanı'nın önderliğinde yaratılan tepkiler nedeniyle durdu. Ataköy'ün yapmak için çalıştığı, yeni ilave liman ise Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün inanılmaz talepleri ile fren yaptı. Bu şartlar altında, İstanbul'daki amatör denizci sayısına, tekne sahibi tek bir kişi eklenemez. Aklı olan bir yabancı da teknesini alıp İstanbul'a gelmez. Yani dostlar İstanbul'da yat turizmi sizlere ömür... Bunun hesabını kime soracağız? Bugüne kadar yeni marina için izin vermeyen, yatırımcıları sürüm sürüm süründüren bürokratlara mı? Spordan Sorumlu Devlet Bakanı'na mı? Yat turizminin ölmesini, kılı kıpırdamadan seyreden Turizm Bakanlığı'na mı? Yelken kulüplerine ve marinalara soluk alma payı bırakmayan Milli Emlak Müdürlüğü'ne mi? Kendi genel müdürlüğüne "Dur," demek aklına gelmeyen Maliye Bakanlığı'na mı? Yoksa bir türlü, yelkeni ve yatçılığı görmek istemeyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a mı? Sizi bilmem ama ben bunun hesabını soracağım günü biliyorum. Yalnız ben değil, diğer denizcilerin de sessiz bir biçimde seçimleri beklediklerinin farkındayım. Ama politikacıların bilmeleri gereken bir şey daha var. Bu sektörden ekmek yiyen; kaptanı, boyacısı, motorcusu, acentesi, yakıtçısı, döşemecisi, çekekçisi, güvenlikçisi pek çok insan da yaşananların farkında. Ve inanın, teknecilerden çok daha fazla, bu duruma diş biliyorlar. Yani iş başındakiler uyguladıkları "Yelken değil mi, salla gitsin," mantığı ile ülke ekonomisinden çok, kendi koltuklarını sallıyorlar...
|