|
|
|
|
|
Yayla Atatürk'e hakaret etmedi
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Prof. Dr. Atilla Yayla'nın İzmir'deki konuşmasında tasvip edilmeyen bazı şeyler söylemiş olabileceğini, ancak bundan dolayı bir linç kampanyasına girilmesini ifade özgürlüğü açısından çok tehlikeli ve yanlış bulduğunu belirterek, bu kampanyanın içerisinde olanları da kınadığını bildirdi.
Arınç, gazetecilerin, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla'nın sözleri ve sonrasında yaşanan gelişmelere ilişkin soruları üzerine, son dönemlerde Türkiye'de demokratik reformlar yapıldığını, Anayasa'nın 40 maddesinin değiştirildiğini söyledi. Sadece
kanunlar ve anayasa değişiklikleri ile kalınmadığını ve bir zihniyeti de değiştirmeye çalıştıklarını ifade eden Arınç, yargının buna göre kararlar verdiğini, buna göre içtihatlar yapıldığını belirtti.
Arınç, son yapılan demokratik reformların en önemli unsurunun, meydana gelen özgürlüklerin en önemli bileşkesinin fikir ve ifade özgürlüğü olduğunu vurgulayarak, ''Bir insan düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilmelidir. Yazarak, konuşarak, söyleyerek, resim yaparak, karikatür yaparak... Ne düşünüyorsa, bunu çok açıklıkla ve çok kolaylıkla ifade edebilmelidir'' dedi.
'BÜTÜN ÖZGÜRLÜKLERİN BİLEŞKESİ, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ'
İfade özgürlüğünün insan olmanın da bir gereği olduğunu dile getiren Arınç, ''Bütün özgürlüklerin bileşkesi, ana vektörü, ifade özgürlüğüdür. Uluslararası kurallar içerisinde, tek bir kısıtlama alanı olabilir; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da ortaya konulduğu gibi, şiddet ve terörle bağlantılı olmayacak, onu savunmayacak, onu kullanmayacak, kamu düzenini bozmayacak ve suç işlenmesini tahrik etmeyecek. Bunun dışında her şey konuşulabilir, söylenebilir ve ifade edilebilir'' diye konuştu. Arınç, Prof. Dr. Atilla Yayla'nın bir bilim adamı olduğunu ifade ederek, kendisinin kitapları bulunduğunu, aynı zamanda yazar olduğunu ve periyodik olarak bazı gazetelerde yazılarının yayınlandığını hatırlattı. Bülent Arınç, ''İzmir'de yaptığı bir konuşma sırasında hoşa gitmeyen, beğenilmeyen, tasvip edilmeyen bazı şeyler söylemiş olabilir. Bundan dolayı bir linç kampanyasına girilmesini, kendisinin üniversite ilişkisinin kesilmek istenmesini, ifade özgürlüğü açısından çok tehlikeli buluyorum, çok yanlış buluyorum ve bu kampanyanın içerisinde bulunanları da kınıyorum'' dedi.
'ATATÜRK, HEPİMİZİN ORTAK DEĞERİDİR'
TBMM Başkanı Bülent Arınç, sözlerine şöyle devam etti: ''Atatürk, hepimizin ortak değeridir. Cumhuriyetimiz'in kurucusudur, bağımsızlık mücadelemizin ender büyük komutanlarından birisidir ve bugün Türkiye'de Atatürk sevgisi yerleşmiş ve kökleşmiştir. Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret etmeyi yasaklayan bir kanun da bulunmaktadır. Atilla Yayla'nın konuşmasında, Atatürk'ü aşağılayan, küçülten, ona açıkça hakaret eden bir cümle yoktur. Öyle olsaydı buna hepimiz tepki gösterir, hepimiz kınar, esasen kanunen suç olduğu için de bir şekilde yargı önüne çıkardı. Ancak takip edebildiğim kadarıyla Atilla Yayla, Atatürkçülük ideolojisi olarak konuşulan, Kemalizm olarak söylenen bazı konularda eleştiriler yapmıştır. Bu eleştirileri sadece o da yapmıyor. Türkiye'de pek çok insan bu konuda fikirlerini söylemiş olabilir.''
SOYKIRIM İDDİALARI
Arınç, geçtiğimiz günlerde de yaşandığı için halen canlı bir hatıra olarak duran bir olaya da değinmek istediğini ifade ederek, Türkiye'nin uluslararası platformda Ermeni soykırımı yapmakla suçlandığını ve son olarak Fransa'da, bunu kabul etmeyenlere ceza yaptırımı öngören bir kanunun kabul edildiğini hatırlattı.
Türkiye'de de geçtiğimiz yıl yapılan Ermeni konferansını anımsatan Arınç, ''Halen devam eden biçimde, bazı profesör titri taşıyan, bazı üniversitelerde ders veren akademisyenler, bizim düşüncemizin aksine, kabul etmediğimiz biçimde, Türkler'in Ermeniler'e soykırım yaptığını ifade ettiler. Bunlar mahkeme kararı olmasına rağmen bir üniversitemizde sempozyum da yaptılar'' dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Biz de bunu kabul etmemekle birlikte, onların bunu söyleme hakları bulunduğunu ifade ettik ve bu sempozyumun yapılması gerektiğini de söyledik. En azından ben bunu savundum. Buna karşı çıkanları da, 'yapmayın, yanlış yapıyorsunuz' dedim. Şimdi o öğretim üyeleri halen üniversitelerinde ders veriyorlar. Hiçbir üniversite yönetimi, o akademisyenler için 'siz Türkler'in Ermeniler'i kestiğini söylüyorsunuz, katliam ya da soykırım yaptığını söylüyorsunuz. Sizi öğretim üyeliğinden atıyorum' demedi, ders verme haklarını gasp etmedi. Onlar bu beğenmediğimiz fikirlerini konuşmaya devam ediyorlar. Hal böyle iken, bir liberal düşünce sahibi Atilla Yayla'nın kendi üniversitesinde ders verme hakkından mahrum edilmesini, hatta üniversite öğretim üyeliğinden çıkarılacak bir sürecin başlamasını çok yanlış buluyorum. Böyle bir linç kampanyasının Türkiye'ye yakışmadığını ifade ediyorum. Ben Yayla ve onun gibi kişilerin ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunan bir düşünceye sahibim.''
|