|
|
Eleni
Türkiye, 12 Eylül öncesinde tahrik sonucu tanıklık etmek zorunda kaldığımız Çorum ve Kahramanmaraş'ı hariç tutarsak, kardeşin kardeşi boğazlamasına tanık olmadı. PKK'nın her türlü tahriki bile bu toprakların insanını birbirine düşüremedi. Bu açıdan şanslıyız. Irak'ta olup bitenlere bakınca kardeş kavgasının ne kadar vahşi, ne kadar kanlı ve korkunç olabileceğini görüyoruz çünkü. Komşumuz Irak kadar Yunanistan da bu açıdan hatıraları acılarla dolu bir ülke. Yunanistan 1944-1950 arasında iki aşamalı kanlı bir iç savaş yaşadı. Churchill'in Sovyet destekli zannettiği savaş aslında iktidarı devirmeye yönelik bir eylemdi. İkinci aşamada ise gerçekten Bulgaristan, Arnavutluk, Yugoslavya gibi ülkelerden komünist çetecilere destek geldi. Ancak, Tito'nun yardımı kesmesiyle komünistler nihai bir yenilgiye uğradı. Bu kuru ve içinde insan olmayan bir anlatım. Oysa parantez arasına koyduğumuz tarihler arasında Yunanistan'da tam 600 bin kişi hayatını kaybetti. Bunlardan biri de Eleni idi... Kocası Amerika'ya çalışmaya gittiği için 4 kızı ve oğlu Nikolas ile köyünde kalan Yunanlı bir kadındı Eleni... 1948'de komünist çeteciler çocuklara el koyup komünist ülkelerde ki eğitim kamplarına göndermeye başladı. Eleni, çocuklarını bu akıbetten kurtarmak için kaçırmaya karar verirken yakalandı ve dağ başında kurulan bir mahkemede yargılanıp idam edildi. Nasıl öldüğünü biliyoruz: "Sıcak, tek bir dalın bile kıpırdamadığı 28 Ağustos 1948 gününün öğle saatlerinde, Arnavutluk sınırının hemen aşağısındaki yamaçta kümelenmiş gri taş evlerden oluşan bir Yunan köyü olan Lia'ya giden dik patikadan, sırtlarında yakacak odun taşıyan birkaç köylü kadın iniyordu. Kadınlar aşağıdaki köye yaklaştığında dehşet verici bir kafileyle karşılaştılar. Kafilenin başında ve sonunda Yunan İç Savaşı'nın son dokuz ayında köylerini işgal etmiş tüfekli birkaç komünist gerilla, ayakları falakadan morarmış ve şişmiş halde yalınayak ilerleyen on üç tutukluyu idam edecekleri yere doğru götürüyordu. Tutuklular arasındaki, dövülmekten ne yürüyecek ne oturacak hali kalmış bir adam katıra bağlanmıştı. Tutukluların beşi Lia köyündendi: Üç erkek ve iki kadın. Diğer kadından daha yaşlı ve aklını yitirmiş gibi ifadesiz bakan kadın tökezledi. Bu kadın elli altı yaşındaki yengem Alekso Gacoyanis'ti. Ondan daha genç, saçları açık kestane renginde, mavi gözlü, yırtık mavi elbiseli kadın, köylülerin ona baktığını fark ederek başını salladı. O, kırk bir yaşındaki annem Eleni Gacoyanis'ti. ...çok geçmeden ufukta kayboldular. Birkaç dakika sonra yoğun tüfek sesleriyle, her kurbanın kafasına öldürücü vuruşun yapıldığı birkaç silah sesi aralıklarla duyuldu." Eleni'nin kanlı bir kardeş kavgasında acımasız işkenceler arasında nasıl öldürüldüğünü biliyoruz. Çünkü o hayatı pahasına çocuklarını kurtarmayı başardı. O çocuklar Amerika'ya, babalarının yanına gitti. Oğul Nikolas büyüdü ve Yunanistan'a gazeteci olarak döndü. Sonra, annesinin izini aramaya koyuldu ve ortaya Eleni isimli bir kitap çıktı. Bu kitap şimdi Albatros Kitapları tarafından Türkçe'ye kazandırıldı. İç savaşın ne olduğunu, vahşetini anlamak için bu kitabı okuyun. Okuyun ve sorunları ve görüş farklılıklarını, şiddetle değil de, demokratik yollarla çözümlemenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görün.
|