|
|
Ajdar'ı rahat bırakın
Yayıncılık, daha doğrusu reyting uğruna bir insanlık suçu işleniyor. İlk başta saf bir şöhret tutkunu olan Ajdar, şimdi saldırganlık düzeyi giderek artan bir hasta gibi duruyor! Acı olan; Ajdar'ın saldırganlaştıkça, daha çok programa davet edilmesi. Bu utanç kısır döngüsü daha ne kadar sürecek acaba? Ajdar herhangi bir zamanda, birini vurduğunda ya da kendi canına kıydığında mı? Eskiden şarkılarına ya da sesine gülümsediğimiz insanı, zaman içinde bir canavar haline getirdik. O programı yapanlar, kanalları yöneten ve denetleyenler, o programları seyredenler, hepimiz suçluyuz. Yani bu Türkiye'nin en kolektif ayıplarından biri durumunda... Bu işin tek suçlusu 'medya' diyerek, işin içinden çıkılamaz. Son yıllarda sadece Ajdar değil, parlayan tüm isimler, reyting alan tüm işler kavga üzerine kurulu değil mi? Televizyonları suçlamak, halk dalkavukluğu yapmak kolay ama bu sorunları çözmeye yetmiyor. Ajdar'ı, Semra Hanım'ı ya da Tülin ile Caner'i bir kenara bırakalım. Bir kanala dünyanın en önemli deprem profesörünü çıkaralım. Aynı anda bir başka kanala da Türkiye'den ortalama iki deprem uzmanını... Eğer kavga eder ya da tartışırlarsa daha fazla seyredilen program, iki deprem uzmanının katıldığı program olur. Sanki Roma dönemine geri döndük. Televizyon programları arena, o programlara katılanlar da gladyatörler... Arada sadece tek bir fark var! Bizde baş parmak aşağı döndüğünde, ölen sadece dövüşü kaybeden olmuyor. Bizim insanlığımız ve vicdanımız da ölüyor...
|