|
|
Evladım niye okumuyorsun?
Anne babalar bu soruyu sormaktan sıkıldıysanız, yayıncı Mine Soysal'ın yazdığı Eyvah Kitap'ı çocuğunuzla birlikte okuyun. Kitabı niye sevmediklerini ve nasıl sevebileceklerini anlayabilirsiniz.
Eyvah kitap okumuyorlar!
Üzülmektense çocuğunuzu kitap seçiminde özgür bırakmayı ve iletişim kurmayı deneyin. Çünkü 40 bin öğrenciyle okuma sohbetleri yapan Mine Soysal'ın yazdığı Eyvah Kitap'a bakılırsa çocuklar da bunu istiyor.
"Oğlum hiç kitap okumuyor?'', "Kızım beşinci sınıfa başladığından beri eline kitap almaz oldu,'' diye söylenen kitapsever anne babalardan mısınız? Merak etmeyin, biraz çabayla çocuklarınız, kitabın yemek içmek kadar zevkli, çikolata kadar vazgeçilmez bir lezzet olduğunu keşfedebilir. Yeter ki ona zaman ayırın ve okuduğu kitaplar hakkında konuşmaktan sıkılmayın. Ve bırakın okuyacağı kitapları kendisi seçsin, siz değil. 10 yıldır çocuk ve gençlik yayınları alanında sevilen kitaplara imza atan Günışığı Kitaplığı'nın kurucusu Mine Soysal, dördüncü sınıf ile lise son sınıf arasında 40 bin öğrenciyle gerçekleştirdiği okuma sohbetlerinden bu sonuçları elde etmiş. Çocukların kitap sevmeme nedenlerine onların ağzından yer verdiği ve kendi önerileriyle zenginleştirdiği Eyvah Kitap'ta hem anne babalar hem de çocuklar kendilerinden çok şey bulup şaşıracak. Mine Soysal, herkesin çocuğunun çok fazla kitap okumasını istediğini, oysa bunun uzun bir yol olduğunu hatırlatıyor: "Edebiyat, gündelik yaşamın renksizliği içinde yoksullaşan duyguları dirilten, benliği tazeleyen en değerli kaynaklardan biridir. Çocuklarımızdan bunu mu esirgeyeceğiz? Tek başlarına yapabildikleri, başka hiçbir araç gereç kullanmadan yapabildikleri çok ender edilgen eylemlerden biridir. Çocuk için ne düşünürüz? Sağlığına dikkat ederiz. Bir an evvel kendi katılımını sağlamasını isteriz. Özgüveni ve iletişim gücü yüksek bireyler olsun isteriz. Kitap konusunda da her şeyden önce konuşabilmek, gidip kitapların önünde, rafların karşısında 'A ne güzelmiş bu,' diye alışını ya da beğenmeyip burun kıvırışını görmemiz lazım. Şu soru bana artık çok çağdışı geliyor: Evladım ne okudun? Ne anladın bu kitaptan? Bana bugün bir kitapla ilgili bir şey sorulsa vereceğim tek cevap bu olur: 'Seni hiç ilgilendirmiyor.' Ama edebiyatın sağladığı ortak duygu, zaten hayatın kendisidir. Çocuklarımızın onu ifade etmesini beklersek sığ, basit ve gelip geçici bir şey yaratmış oluyoruz. Çocuk, edebiyatı alıp okuyup bir de bununla ilgili bir ödev yapılacak, not alınacak bir şey diye tanımamalı. Tam tersine edebiyat, alır okursun; ağzında, burnunda, gözlerinde bir tat kalır. Bu tadı istersen paylaşırsın istemezsen paylaşmazsın."
DÖRDÜNCÜ SINIF ÖNEMLİ Soysal, anne babaları özellikle dördüncü sınıfta dikkatli olmaya çağırıyor: "Birinci ve ikinci sınıf öğrencileri okuma ve yazma becerisi kazanmak üzere deneyimler yaşıyor. Üçüncü sınıfta hız kazanmaya başlıyorlar. Okumayı öğrendikleri için çok mutlular. Fakat dananın kuyruğu dördüncü sınıfta kopuyor. Çünkü dördüncü sınıf artık okuma yazmayla ilgili anıların geçmişte bırakıldığı bir dönem. Orada ya uzun romanlar okunarak bir okur olma denemesi yapılacak ya da bir sürü şeye zaman ayırmayı planlayamıyorsa kitapları kenara atıyor. Böylece kitap ve okumayla başı belaya girmeye başlıyor.''
GERÇEK OKUR ORANI YÜZDE ÜÇ "Beşinci sınıfta bir grup okuyor bir grup okumuyor. Burada oran ne yazık ki şöyle: Çocukların yüzde 80'i kitap okumayarak altıncı, yedinci, sekizinci sınıfa çıkıyor. Geriye kalan yüzde 20'nin içinde en büyük bölüm anne ve babasını kırmamak, öğretmeni üzülmesin diye okur gibi görünüyor. Gerçekten içsel olarak, hayatının parçası olarak kitabı kullanabilme becerisi edinmiş çocuk sadece yüzde üç kadar.''
FİGEN YANIK
|