|
|
|
|
|
|
Roma'dan Bodrum'a uzanan bir yaşam
-Yemek serüveniniz de oldu? -1987 yılında arkadaşım Figen Mirel'le birlikte, Bodrum Torba'da Titi's Bar isminde bir yer açtık. Yemekleri ben hazırlıyordum, Figen de müşterilerle ilgileniyordu. İnanılmaz sükse yaptık. O sıralarda Ahmet Çada her gece bize geliyordu. Bana İstanbul'da bir restoranı açmayı teklif etti. Nişantaşı'nda Trattoria'yı açtık. Aynı yıllarda Ahmet, Bodrum'da Şamdan Oteli açtı. Orada da mutfak sorumlusu olarak çalıştım.
-Restoranlar kapandıktan sonra ne yaptınız? -İstanbul'a döndüm ve Canan Göknil ile çalışmaya başladım. Reklam filmleri ve özel etkinlikler için kostümler hazırlıyorduk. Boş zamanlarımda da örtüler yapmaya başladım. Kumaşları çiçeklerle süslüyordum.
-Sonrasında Bodrum'a mı yerleştiniz? -Canan işyerini kapatınca ben de Bodrum'a yerleştim. Yalıkavak'ın üstündeki Geriş Köyü'nden bir küçük köy evi almıştım. Bu ev alma fikrini arkadaşım Birol Kutadgu vermişti. Bu evime bayılıyorum. Her bir oda değişik yükseklikte, inişli çıkışlı. Evimdeki eşitsizliği seviyorum.
-Neler yapıyorsunuz Bodrum'da, sıkılmıyor musunuz? -Yıllar önce bir arkadaşım İstanbul'dan uzaklara yerleşmişti. Bize heyecanla, tabiatı bahçesindeki keçisini, ağaç dalındaki tomurcuğu anlatırdı, biz de aval aval bakardık. Bodrum'a yerleştikten sonra ne demek istediğini anladım. Burada hakikaten çiçek böceklerle o kadar vakit geçirebiliyorsun ki.
-Türkçe'yi nasıl öğrendiniz? -Türkiye'ye geldiğimde Sevim'lerde kalırken, birlikte hep İtalyanca konuşurduk. Ancak Sevim'in annesi bana Türkçe öğretmeye çalışıyordu. Çünkü o zamanlar Sevim'in oğlu Aloş yeni konuşmaya başlamıştı. Anneannesi de torununun sadece İtalyanca öğrenip, kendisiyle Türkçe konuşamamasından korkuyordu. Bu yüzden bana Türkçe öğretmeye başladı. Her şeyi sabırla ezberletti.
|
|
|
|
|
|
|
|
|