|
|
Hırsızlar dışarıda, polisler içeride...
HIRSIZ-Polis'i her hafta olduğu gibi bu hafta da soluksuz izledim. Dizide yaşanan olayları görüp de kadere inanmamak elde mi? Koca Çınar Komiser kodeste, hırsız Aksak ve tayfası dışarıda... Mavi, "koyu mavi" bir açmazda. Kendisini kaçıran Aksak için mahkemede "Beni o kaçırmadı, kendi rızamla gittim" deyip, onu hapisten çıkardı. Hesabına göre Aksak da mahkemede Mahide Hanım'ı Çınar'ın vurmadığını söyleyip, onu hapisten kurtaracak. Öyle hassas bir kuyumcu terazisi ki, üzerine tüy düşse denge altüst olacak. Peki ya Aksak, Çınar'ı hapisten kurtaracak mı, yoksa yine aşkına mağlup mu olacak?.. Hele Mavi ile Çınar'ın cezaevinde bir buluşma sahnesi vardı ki... Gözleri, birbirlerinin gözlerini eritip, kendi içlerine aktı sanki... Gel de bu diziyi izleme... Bir de öyle oyunculuklar göz kamaştırıyor. Ekranda iyiyi, güzeli, doğruyu mumla arayan bir televizyon yazarı olarak yüreğimin yağları eriyor. Başrolleri geçtim. Yan rollerde öyle ustalıklar var ki, izlemeye doyamıyorum. Hangi birini yazsam bilmem ki? Fulya (Vahide Gördüm), Mahide Hanım (İpek Bilgin), Yakup (Hakan Boyav), Arsen (Ahmet Saracoğlu), Bünyamın (Serkan Keskin), Ümit (Cansu Koç), Ali Rıza (Murat Daltaban) ve ille de Çınar'ın annesi (Güler Ökten) ... Elimde olsa hepsine birer Altın Portakal verirdim... Bu arada bir polisin, nasıl olup da sıradan suçlularla aynı koğuşa verildiğini anlamaya çalışırken, Bünyamin, Çınar'a açıklamada bulundu: "Memur koğuşunda yer yoktu. O da sana denk geldi" diye... Senaristler, dramanın selameti için böyle bir "kestirme yol" bulmuşlardı. Ama bir polisin sıradan mahkumlarla birlikte yatmasına gerçek dünyada olanak yoktu. En kötü ihtimalle başka cezaevine nakledilirdi. Bu arada "Memur koğuşunda yer yoktu" repliği de, çetelerle ilgili son olayları hatırladığımda bana pek manidar geldi...
|