|
|
|
|
|
|
Ben Suna Pekuysal'dım Sedef ise Türkan Şoray
Yakında Yılmaz Erdoğan ile atv'de 'Tatlım Tatlım' adlı bir sit-com'a başlayacak olan Demet Akbağ, küçükken kızkardeşi Sedef İybar'ı kıskandığını söylüyor: O hep narindi, bense erkek Fatma gibiydim!.
Kendi alanlarında çok başarılı iki kardeş Demet Akbağ ve Sedef İybar... Biri yıllardır oyunculuğu ile ve yer aldığı tüm projelerle adından söz ettiriyor. Diğeri de atv'de yayınlanan 'Mutfakta Yenilik Var' adlı programıyla alanının en başarılı isimlerinden biri. Ve ablası Demet Akbağ'ın belki de en büyük destekçisi. Pek çok kişi onların kardeş olduğunu bilmese de, aralarındaki ilişki ve işbirliği belki de kıskanılacak kadar iyi...
* Abla-kardeş ilişkiniz nasıldı? Demet Akbağ: Küçüklükte nasılsa şimdi de öyle. Ben kostümleri giyerdim, saçlarımı yapardım, o da yemek! Yedi yaşından beri aynıyız. O her zaman el becerileri olsun, giyim kuşam konusunda olsun, estetik ve organizasyon işleriyle uğraşırdı. Ben de çocukluğumdan beri oyunculuk hayalleri kurardım. Aynen öyle devam etti.
KONSERVATUVARA SEDEF GÖTÜRDÜ * Sedef Hanım sizin oyunculuğa hiç mi merakınız olmadı? Sedef İybar: O kadar olağanüstü renkli bir şey vardı ki evde... Bana gerek kalmadı... (Gülüyor) Şimdiki çocuklara bakıyorum. Mutlaka ya birbirlerine ya da televizyondaki o renkli hayata özeniyorlar. Aramızda bir yaş olduğu için biz ikiz gibiyiz. Ama ben hep en çok alkışlayan, en çok destekleyen kişi olmayı tercih ettim. D.A.: Beni elimden tutup konservatuvar sınavına sokan Sedef'tir. Gece gündüz ağlıyorum, 'tiyatro yapmak istiyorum' diye. 'Araştıralım' dedi ve beni konservatuvar sınavı için fiş almaya götürdü. Sonra sınava hazırladı. O organizedir ve mantıkla hareket eder. Ben duygusal olan tarafım. S.İ.: Bir de annemiz üst üste ameliyatlar geçirdi. Son derece moralsiz bir dönemde Demet'in bu arzusu gerçekleşti. Konservatuvar çocukluğundan beri hayaliyken, böyle aksi bir döneme denk geldi. Kendi başımıza bir çare bulduk. Hakikaten benim hayranlıktan öte 'Keşke bunu ben de yapsam diye' bir hissim olmadı ona karşı. 'Masayı nasıl süslerim', 'Demet şunu giysen ne kadar yakışır'dan öte başka bir cümle geçmemiştir aramızda.
* BKM'de kamera arkasında da görev aldığınızı duydum... S.İ.: BKM'de bir çalışmaları olmuştu, bana 'kostüm sorumlusu olur musun? Zaten ne lazım olsa seni arıyorum' dedi. Kısa bir dönem böyle çalıştık. Sonra 'Pişti'de de beraberdik. Bizimki profesyonellikten öte el ulağı gibi. Demet çok vakitsiz, çok zamanını alıyor. Bu kadar yakınken; yaşımız, zevklerimiz ve ölçülerimiz aşağı yukarı aynıyken, neden başka birine ihtiyaç duyup daha sıkıcı bir çalışma ortamına girelim. D.A.: Ben sadece konsepti veririm. 'Şurada şöyle bir gala var' derim. O gün orada ne olur, bunu kafamdan atarım. Artık camiada abla- kardeş, ağabey-kardeş birliktelikleri çok fazla. Hem insanın yakınında estetik görüşü olan, güvenebileceği biri varken, uzakta birini neden arasın ki?
* Önceki bir dizinizde kardeşinize görev verdiniz. Peki atv'de yayınlanacak olan 'Tatlım Tatlım'da da Sedef Hanım'ı yeni bir görev bekliyor mu? D.A.: O benim için her an görevde. Şimdi yeni bir işe başlıyorum. Daha sana da söylemedim ama kostümleri tam senin yapacağın şeyler Sedef. Birlikte seçeriz. Bu arada Sedef'in yaptığı yemek programının benim kardeşim olması ile hiçbir ilgisi olmadığını söylemek istiyorum. Bir gün bana gelip 'Ben yemek programına başlıyorum' dedi. Ne o kanaldan birini tanırım, ne de konuştum. Daha şöhretli olan benim diye öyle düşünülebilir. O bu işi çok seviyordu ve yaptı. Bunu gözlerimle gördüm. S.İ.: Çok teşekkürler. D.A.: Kendini küçümseme. Her güzel yemek yapan, program yapmıyor. Sana benden geçen düzgün konuşma ve kamera alışkanlığın var. (Gülüyor) Şaka bir yana, yaptığı işte gerçekten çok başarılı. Yılmaz (Erdoğan) gecenin bir köründe arayıp "Ya Sedef ne güzel yapıyor o programı" dedi mesela...
* Kardeşinizi eleştirdiğiniz nokta var mı? D.A.: Var. Çok fazla 'itiraf edeyim' diyor. Daha önce sanki bir şey söylememişssin de 'Gerçekleri itiraf ediyorum' der gibi. (Gülüyor)
DEMET'İ KISKANMIŞTIM * Genelde iki kız aynı evde kıskançlıklar yaşar. Sizin kıskançlıklarınız oldu mu? S.İ.: Çok farklı modeller olarak geliştik biz. D.A.: Kıskançlık çocukken olur. Yetişkin olduktan sonra ancak kardeşiyle övünür insan.
* Küçükken kıskançlık oldu mu peki? D.A.: Sedef bana inanılmaz düşkündü. Mesela küçükken 'Bebet uyudu mu' dermiş, ben uyumadan uyamazmış. Biri bayram harçlığı verirmiş eline, diğer elini uzatıp 'Hani bebete?' dermiş. Biz hatırlamıyoruz ama büyüklerimizin anlattığı kadarıyla küçük kıskançlıklar olmuştur. S.İ.: Ben bir tane hatırlıyorum. Bir dönem mini şort modası vardı. Ona çok yakışmıştı. Ben ağlamıştım. Çünkü çok zayıftım, sokakta düşüp bayılacak kadar... D.A.: Onun lakabı 'limon çocuktu'... Ben de bu arada kendi halimden hiç memnun değilim. 'Keşke hasta olsam da onun gibi zayıf olsam' diyorum. Ben de hafif topaç olmaya meyilli bir çocuktum.
* Demet Hanım sizin lakabınızı söyledi. Peki Demet Hanım'ın bir lakabı var mıydı? D.A.: En tiksimdiğim lafı söyleyeyim. 'Yüzüne bakınca yaşı anlaşılıyor ama biraz irice' derlerdi bana. O 'irice' lafını diyeni öldürmek isterdim. (Gülüyor) S.İ.: Demet'in talihsizliği, benim çok zayıf olmamdı. Onun normal kiloda olması böyle denmesine neden oluyordu.
MUSTAFA KIZIL MAGAZİN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|