Fransa ve 301
Tarihçi değilim ama binlerce yıl Anadolu'da yaşayan Ermenilerin başına 1. Dünya Savaşı sırasında kabul edilmesi mümkün olmayan belalar geldiğini biliyorum. Bunlara bir isim koyabilecek çapta bilgi sahibi değilim elbette. Bunu yapmak tarihçilere ve hukukçulara düşer. Bize düşen tarihimizde yaşanan olayları açık yüreklilikle kabul etmek, bu konuların serbestçe araştırılmasını ve tartışılmasını olanaklı kılmak olmalı. Ancak Fransa Meclisi'nin dün aldığı faşizan karar bu tavrı olanaksız kılıyor. Çünkü yasa ve ceza gücüyle tarihi bir gerçekliği saptamak mümkün değildir. Yasalar tartışmalı bir konuyu gerçek kabul ediyor ve aksini savunmayı suç haline getiriyorsa, ortada faşizan bir tutum vardır, Fransa'nın tutumu faşizandır. O yüzden Fransa'ya gidersem tartışmalı bir konuda hüküm vermek ve "Ermeni soykırımı yoktur" demek zorundayım. 301'inci maddeyi destekleyenlerin olaya şimdi bu açıdan da bakmasında büyük yarar var. Çünkü tarihi bir olayla ilgili fikir açıklamanın suç haline getirilmesinin ne kadar çirkin, yanlış ve sapkın bir olay olduğunu ancak Fransız Meclisi'nin aldığı bu kararla fark edebileceklerdir. Hrant Dink'in ne gibi duygular içinde olduğunu bu karar daha iyi anlamamızı sağlayabilir ( Burada ilkeli duruşu nedeniyle Dink'i kutlamak istiyorum ). Orada yok demek suç, burada var demek. Tuhaf bir durum yani. Fikir özgürlüğüne yönelik her kısıtlamaya bizimle ilgili olsun olmasın karşı çıkmayı öğretecek bir gelişme bu. Eğer bu olayı aşırı milliyetçilik dalgasının bir parçası haline getirip kimi AKP'lilerle CHP'lilerin savunduğu uç yaptırımları uygulamaya koyarsak, kendi değerlerimizi inkar etmiş oluruz. Bu topraklarda gurur duymayacağımız olaylar yaşanmış olabilir ama göğsümüzü kabartan, bizi biz yapan nice gelişmelere de tanıklık edilmiştir. 500 yıl önce Avrupa'da kıyıma uğrayan Yahudilere kucak açılması, bizden farklı inançta olan insanlarla yüzlerce yıl barış içinde bir arada yaşamanın başarılması gibi. Fransızların faşizan yasasına aynı düzeyde karşılık verirsek tuzağa düşeriz. Elbette Fransa'ya tavır alacağız. Bence en güzel tavırlardan biri okullarda artık ne fayda sağladığını anlamadığım Fransızca eğitimine son vermek, dünyanın en yaygın ikinci lisanı olan İspanyolca öğretmeye başlamaktır. Kendilerini hala dünyanın merkezinde zanneden Fransızlar, başta Avrupa Birliği olmak üzere dünya sahnesindeki güç kayıplarını kabul etmek istemiyor. Küreselleşme, iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişme, pop kültürdeki Amerikan damgası onları korkutuyor. Korkularını başka ülkelerin üzerine atmaya çalışıyorlar. Kendi yakın tarihlerine, kendi katliam ve kıyımlarına bakmadan Türkiye'yi yargılama hakkı bulabiliyorlar. Tarihimizdeki yanlışlıklar, çarpıklıklar konusunda Fransa'dan öğrenecek bir şeyimiz yoktur. Dikkat etmemiz gereken tek şey tuzaklara düşmemek ve Sarkozy ve şürekasının bizi AB yolundan saptırma çabalarına prim vermemektir. Son olarak şunu belirteyim ki, Fransa Meclisi'nin aldığı bu karar Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin kötüye gitmesine yol açmaktan başka bir sonuç sağlayamayacaktır.
|