| |
|
|
Sevinsek mi üzülsek mi!
Orhan Pamuk'un Nobel adayları arasında favori olduğunu bir hafta kadar önce yazdık. Yazdığımız gibi oldu. Pamuk, Nobel'i aldı. Garip bir ironiyle, Pamuk'un bizi kızdıran Ermeni soykırımı ile ilgili sözleriydi. Ermeni Soykırımı Yasası'nın fransız meclisinden geçtiği gün Nobel aldı. Orhan Pamuk, Türk kamuoyu tarafından lanetlenen söyleşiyi yapınca, bu köşede yazmıştım, "Nobel'i alabilmek için bunu yaptı" diye. Çünkü Nobel'in böyle bir yanı var. Karşıt bir siyasi duruş, bir istenmezlik, kendi ülkesinde dışlanmış olmak Nobel'de hep artı puan. Benim bu iddiamın üzerinden iki yıl kadar geçti ve Pamuk Nobel'i aldı. Aslında çok sevinmemiz gerekir. Bir genç Türk yazar Nobel alıyor. Bu Türk edebiyatının da taçlandırılması. Diğer pek çok yazarımızın dünya edebiyatına girmesini sağlayacak kapının aralanması demek. Ama çok sevinemiyoruz. Çok mutlu olamıyoruz. Çünkü Pamuk'u "bizden biri" gibi göremiyoruz. Tam aksine, ödüle kavuşmak için "bizi satan" biri olarak, "yalanlarla milletini suçlayan" biri olarak görüyoruz. Dahası Orhan Pamuk'u "kemikli, dik duruşlu" bir "Homo erectus" gibi de göremiyoruz. Söylediği lafların arkasında "dimdik" duramayan, sıkışınca "kıvırtan", meselelerde aydın tavrını cesaretle ortaya koymaktan "aciz" biri gibi algılıyoruz. Aydın elbette kendi ülkesinin düzeniyle kavga edebilir. Ama bu şekilde halkını rencide ederek değil. Pamuk'u bu yüzden "yerli yerine oturtamıyorum." Ama doğrusunu isterseniz ben yine de bu ödülden dolayı sevinçliyim. Biliyorum ki, dünyada "büyük yazar" diye andığımız, bildiğimiz, pek çok yazarın müthiş kişisel defoları vardı. Pek çoğu "adam" bile değildi. Ama aldıkları ödüller ülkelerine sınıf atlattırdı. Bu da öyle. O nedenle teşekkürler Orhan Pamuk ...
|