Emre kaç, Çağla tut!
Onlar sürekli küsüp, sürekli barışıyor. Bu da sürekli haber oluyor. Çağla Şıkel ve Emre Altuğ... Yine küsmüşlerdi, yine barışmışlar. Bu 'yine'lenen 'sürekli'lik bana hiç garip gelmiyor. Haber değeri de yok bu durumda. Rahat bıraksak ya insancıkları! Çünkü bu, bazı çiftlerin ilişkiyi yaşama biçimleridir. Onlar adeta 'yeniden küsmek için' barışır. Ve her 'barışmada' birbirlerine sanki yeniden âşık olurlar. İlk günleri, bol cilveli bir flört dönemi gibidir. Küsmelerine neden olan ne varsa, o hatayı unutturmak için, hatalı olan taraf alttan almayı abartır da abartır. Son küsmede üzülen tarafı, şımartır da şımartır. Bu da ilişkiyi birden cicim aylarına geri döndürür. Ateşe çomak sokup korları tekrar alevlendirir gibi, rutine girmiş seks hayatları bile birden canlanıverir. Kadın, iç çamaşırı dolabını yeniden elden geçirir. Araya somonlar, lilalar, toz pembeler attırır. Adam her gece yatmadan duşunu alır, dişler daha bir özenle fırçalanır. Façanın kaymamasına itina gösterilir. Uzun zamandır aralarında konuşulmayan tatil planları, aniden hayata geçirilir. Alışkanlığa dönmüş ne varsa, yeniden 'kadir kıymeti bilinen' anlara dönüşür. Filmler tekrar aynı kanepede sarmaş dolaş izlenmeye başlar. Uzun süredir evde geçiştirilen akşam atıştırmaları yerini, dışarı yenilen romantik yemeklere bırakır. Yolda yürürken laf olsun diye parmak parmağa değen eller, birden avuç avuca gelecek şekilde 'sımsıkı el ele tutuşmalara' dönüşür. Taaaa ki... İlişki yeniden rutine girene kadar. Şeytan dürter, taraflardan biri veya ikisi, aynı anda ve aynı iştahla, yaratılan bu mutlu tabloyu paramparça eder. Huzur popolarına, belki de aynı anda batmıştır. Çünkü onlar kendileri zaten ayrı ayrı birer huysuzdur. Son zamanların pek sevilen deyimiyle birbirlerine maddi manevi eyvallahları yoktur. İsteyen gider, kapı oradadır! İki taraf da artık bu küsmeler konusunda o kadar uzmanlaşmıştır ki, kapıdan çıkıp giden aslında bir süre sonra aynı kapıdan tekrar içeri gireceğini çok iyi bilir. Ama o sırada onları gören, kavgalarına şahit olan biri varsa, "Tamam" der, "Bunlar bu sefer, kesin bittiler!" O sırada birbirine öyle de racon keserler yani... Yalancılar! Aynı zamanda da büyük oyuncular! Onlar aslında birbirlerini 'kaybetmek için' tekrar tekrar 'bulurlar'. Bu bir tür oyundur. Adı konmamış, hatta farkında bile olmadan oynanan, iki kişilik 'tavşan kaç tazı tut' oyunu.
O FOTOĞRAFLAR... Burak Meto, Emre Altuğ'un kuzeni, benim de "Allah'ım niye benim hiç aklı başında arkadaşım yok?" listemdeki ilk sıralarda saf tutan bir dostumdur. Ve Burak'ın, Bodrum Yalıkavak'ta, Geriş Köyü'nde minik bir meyhanesi bulunur. İşte o meyhanede, oraya gelen giden, özellikle 'ünlü' müdavimlerin fotoğrafları dört bir köşede asılıdır. Burak o fotoğraflardan bazılarını zaman zaman çıkarır, yenileriyle değiştirir. Hele bir zamanlar oraya beraber gelmiş, ancak sonradan ayrılmış çiftlere ait fotoğraflar varsa, onlar özellik ayıklanır ki, aynı kişi bu kez yeni sevgilisiyle beraber geldiğinde tatsız bir durum yaşanmasın! Fakat Burak'ın hiç yerinden oynatmadığı fotoğraflardan biri de Çağla ve Emre'nin birbirlerine sımsıkı sarılmış fotoğraflarıdır. Ha bu tür oyunlarda hiç mi ekranda 'game over' yazmaz? Yazar tabii... Ta ki o ayrılığın nedeni, ortaya çıkan daha sıkı bir oyuncuysa. Bunlarda ise henüz öyle bir durum yok anladığım kadarıyla...
|