Avrupa'da Türkler
Avrupa'da Türkler ne tarihten, ne de gelecekten bir yaprak değil, Türkleri tanıtmak amacıyla hazırlanmış sergilerden birinin adı. Sergi, İtalya'nın FVG (Friuli-Venezia-Giulia) bölgesindeki Palmanova kentinde açılmış. Şehir müzesinde, Venedik'te bulunabilen Osmanlı ürünleriyle, Topkapı Sarayı'ndan, Louvre Müzesi'nden ve British Museum'dan derlenen grafikler, haritalar, kervansaray çizimleri, Türkler'i betimleyen gravürler, Türkler'le Batı dünyası arasında imzalanan siyasi ve ticari belgeler sergileniyor. Haziran ayından beri süregelen bu etkinlikler kapsamında, Trieste ve Udine kentlerinde de Türklere dair sergiler açılmış. Biz sadece, Türk akınlarına karşı savunma amacıyla, dokuz köşeli bir yıldız gibi inşa edilmiş olan, Palmanova'daki sergiye yetişebildik. Sergilerin esas amacı, bugünün Türkiyesi'ni, bu bölgenin halkına tanıtmak, sevdirmek, kabul ettirmek.
TRİESTE'YE UÇAK SEFERİ Aslında Türkler bu sergilerden çok önce, Yugoslavya'daki savaş sırasında, kara yollarında can emniyeti kalmayınca, haftanın her günü iki sefer yapan ve taşıdıkları malları Trieste Limanı'na bırakan Ro-Ro gemileriyle girmişler bölgeye. İzmir Limanı'nı çok andıran Trieste Limanı'nda her an Türk bandıralı bir gemi görmek mümkün. Türk malları, çeşitli Avrupa ülkelerine doğru, bu limandan yola çıkıyor. Keşke Trieste'ye bir de uçak seferi konsa. Alışveriş sevenlere de, yeni yerlerle yeni tatlar keşfetmek için gezenlere de, tarih meraklılarına da sunacağı çok şey var bu bölgenin. Çünkü burası sanayinin olduğu kadar şarapçılığın, gıdanın ve eski eserlerin de merkezi. Yemekleri değişik ülkelerin lezzetleriyle çeşnilenmiş. Şehir meydanlarına kurulan pazarlarında yok yok. İlk freskolar bazı kiliselerin duvarlarını hala süslüyor. Roma devrinden kalma sütunların taşıdığı duvarlara işlenmiş, ortaçağın Gotik tarzı ahşap süsleri, bir yapıda üç ayrı devri ve üslubu iç içe geçiriveriyor. Doğal güzelliğini ise anlatmaya sözcükler yetmez. Üstüne üstlük, ünlü başkentlerden çok daha ucuz. Başkenti Trieste olan FVG Bölgesi neden bu kadar özel ve güzel? Bölge aslında bu görmüş geçirmişliğini, yıkılmış evliliklerde paylaşılamayan çocukların durumuna benzeyen özgünlüğüne borçlu. Komşu devletler tarih boyunca buraları elde etmek için mücadele vermişler. İtalyan şehirlerinin devletçikler olarak yaşadığı zaman diliminde, en büyük rakibi Venedik tarafından yutulmamak için, Trieste, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun himayesine sığınmış ve imparatorluğun Adriyatik Denizi'ndeki liman şehri olmuş, ta ki Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar.
ÖNÜM İTALYA, ARKAM YUGOSLAVYA Savaş sonrasında İtalya'ya geçmiş. İtalyanlar İkinci Dünya Savaşı'nda yenilince, tıpkı Berlin'de olduğu gibi, bir sınır geçivermiş bir gece Gorizia kentinin ortasından. Bazı evlerin ön avluları İtalya'da, arka bahçeleri Yugoslavya'da kalmış. Bir sokağın bir yarısını İtalyan, öte yanını Yugoslav eyleyen kaldırım işaretini, bugün turistlere tatsız bir anı olarak gösteriyorlar. Bir zamanlar sineğin bile karşı kaldırıma uçmasının yasak olduğu noktadan, bugün artık Slovenya olan tarafa rahatça geçiveriyorsunuz. Ama çok çekmişler bugünlere gelene dek. Her savaşta gençler yuvalarını terk ederek başka şehirlere, ülkelere göçmüş. Bölgeye kimse yatırım yapmamış, yoksulluk artmış. Derken AB yetişmiş imdatlarına. Tarıma ve sanayiye eşit ağırlık vererek kalkınmaya başlamışlar. Hem de ne süratle. Tarım, bağcılık, sanayi ve turizm ile kişi başına geliri 23 bin avroya çıkartmasını bilmişler. Kendileriyle öylesine barışıklar ki, Türklerin gelmesinden hiç korkmuyorlar. O kadar ki, 2006'yı 'Türk yılı' ilan etmişler. Bazı yönleriyle kendilerine çok benzeyen, bazı yönleriyle de çok farklı ve kalkınmakta olan Türkiye ile işbirliğini, samimiyetle arzuluyorlar. Dilerim biz de, örnek almamız gereken bu hızla gelişmiş, bölge ile bağlarımızı sağlam tutarız. Sadece gezip görmek için bile olsa, doyumsuz bir coğrafya, İtalya'nın Adriyatik kıyısındaki FVG bölgesi.
|