Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Uluslararası Para Fonu (IMF) heyetine yapılan sunumda, ''Yeni bir stand-by programı istemiyoruz. Stand-by düzenlemesi, cari işlemler açığı ihtimali üzerine yapılmaktadır'' denildi.
IMF Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni başkanlığındaki heyet, beşinci gözden geçirme görüşmeleri kapsamında, TİM Başkanı Oğuz Satıcı ve yönetim kurulu üyeleriyle Dünya Ticaret Kompleksinde bir araya geldi.
Toplantıda TİM tarafından yapılan ''Türk Ekonomisi'' başlıklı sunumda, ekonominin dış ticaret açığı, cari açık, enflasyon ve faiz oranları gibi etmenler nedeniyle göründüğünden daha kırılgan olduğu belirtildi.
Dünya
piyasalarında Mayıs ve Eylül aylarında yaşanan dalgalanmalardan yükselen pazarlar içinde en çok sarsılan ülkenin Türkiye olduğu vurgulanarak, ''Çünkü Türkiye dış stoklara bağışıklığı olmayan bir program uygulamaktadır, B planı yoktur. Bu dalgalanmalardan sonra Türkiye hemen her gösterge açısından 2004 yılına geri döndü'' denildi. ''KIRILGANLIK CARİ AÇIKTAN KAYNAKLANIYOR''
Cari açığın yarattığı olumsuz etkilere de değinilen sunumda, şu görüşlere yer verildi:
''Finanse edildiği müddetçe cari işlemler açığının bir sorun olmadığı her fırsatta iddia edilmektedir. Bunu son derece anlamsız buluyoruz. Önemli olan finanse edilip edilmediği değil nasıl finanse edildiğidir. Cari açık, uzun dönem doğrudan yatırımlarla değil yüksek faiz oranlarıyla cezbedilen kısa dönem portföy yatırımları ile finanse edilmektedir.Kırılganlık, cari işlemler açığından kaynaklanmaktadır.'' ''SEÇİM SÜRECİYLE KIRILGANLIK ARTACAK''
IMF'ye en fazla borcu olan ülkenin 13,1 milyar dolar ile Türkiye olduğuna dikkat çekilen sunumda, daha az katma değer ve karın daha az gelir ve vergiye neden olacağı, bu durumda da borçların çevrilememesi riskinin oluşabileceği kaydedildi.
Sunumun ''Kırılganlık Artacak-Siyasi Riskler'' başlıklı bölümünde 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlerin yapılacağı hatırlatılarak, ''Seçimlerin yanında, Türkiye'nin AB süreci sendeliyor. Ekonomiden çok siyaset konuşuyoruz. Gelen seçimlerle kırılganlık artacak'' görüşüne yer verildi. ''İHRACATA DAYALI BİR ÜRETİM MODELİ GEREKLİ''
49 ilde uygulanan teşvik sisteminin beklenen sonuçları getirmediğine, TÜİK parametrelerinin sürekli değişmesi nedeniyle ekonomiyi takip etmenin güç hale geldiğine, istihdam yaratılamadığına dikkat çekilen sunumda, şu önerilerde bulunuldu:
''Uygulanan programın sonucunda ortaya çıkan düşük kurun, üretim üzerindeki baskısını kaldıracak ihracat merkezli üretime destek programı uygulanmalı.İhracatçılara, ÖTV geri ödemesi gibi hem istihdamı yaratacak hem de cari işlemler açığını düşürecek önlemler alınmalı. Bunun kaynağı iç talebe dönük ÖTV artışı ile bulunabilir. Bu, iç talebi daraltıp enflasyonla mücadeleye destek verebilir.
İki seçenek bulunuyor, birincisi programı gözden geçirmek, ikincisi yüksek faiz oranları ile para üzerinde baskı yapmayan yeni bir program yapmak. Yeni programın ihracata dayalı bir üretim modelini merkezine alması tartışılmaz bir koşuldur. Cari açık ve istihdam kırılganlığını bu şekilde çözebiliriz. Yeni bir stand-by programı istemiyoruz. Stand-by düzenlemesi cari işlemler açığı ihtimali üzerine yapılmaktadır.''