Dış açığın yarısı enerjideki çarpık yapıdan
Ağustos ayı verileri ile dış ticaret açığı son bir yılda 50 milyar doları aştı. Buna bağlı olarak da ağustosta çıkması beklenen 1.5 milyar dolarla birlikte cari açık yıllık bazda 30 milyar doları aşmış olacak. Yıl ortası itibariyle cari açığın milli gelirin yüzde 7.5 düzeyine çıkması ve yıl sonunda yüzde 8'i geçme eğilimi göstermesi, konuyu yeniden ekonominin en önemli gündem maddesi yaptı. Önlem tartışmaları yeniden alevlendi.
Açığın üç nedeni Cari açığı bu boyutlara taşıyan üç ana etken var. * Birincisi yüksek büyümenin yarattığı ithalat talebi. * İkincisi kur düzeyinin ithal malları daha cazip hale getirmesi ve bunun ithalatı artırması. * Üçüncüsü de, Türkiye'nin enerji ihtiyacının yüzde 72'sinin ithalatla karşılaması nedeniyle dünya petrol ve doğalgaz fiyat artışının ithalatı artırması. Bitişikteki tablodan da anlaşılacağı gibi, Türkiye petrol ve doğalgaz dahil ithal ettiği enerjinin faturası 2005'te 21 milyar dolara çıktı, bu yıl 25 milyar doları aşması bekleniyor. Bu düzeyiyle enerji ithalatı dış ticaret açığının yaklaşık yarısını oluşturuyor.
Önlem nerede Bu üç nedenin yerleri değişebilir. Yani cari açıkta hangisinin en büyük rolü oynadığı tartışılabilir. Ama bu üç ana nedenle cari açık giderek tırmanmakta. Önlem alınacaksa da bu üç ayağın tümünde veya ikisinde ya da birinde almak gerekecek. Bunlardan kurun artırılmasına yönelik bir fırsat mayıshaziran dalgalanması sırasında doğdu. Ancak enflasyon korkusu nedeniyle bu fırsat pek kullanılmak istenmedi gibi. Yoksa cari açık sorunu kısmen gündemimizden düşebilirdi.
Petrol fiyatı etkisi Enerji fiyatlarının düşmeye başlaması ise belli bir gecikmeyle dış açığı azaltıcı etki yapacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in Ekonomi Mühabirleri Derneği'nin konuğu olarak önceki akşam yaptığı açıklamalardan, ithalatta doğalgaz fiyatlarının 6-9 aylık gecikmeyle Türkiye'ye yansıdığını öğrendik. Dolasıyla gevşeme eğilimine giren ve son iki haftada zaman zaman 60 doların altına inen petrol fiyatlarının bu seyri önümüzdeki dönemde dış açıkta işimizi kısmen kolaylaştıracak gibi.
Enerjide çarpık yapı Toplantıda Bakan'ın sunumunu dinleyince, bu sektördeki çarpık yapıyı düzeltmenin ve ithalat ihtiyacını düşürmenin hiç de kolay olmadığını anladım. Sektörde enerji talebinin karşılanabilmesi için 2020 yılına kadar toplam 128 milyar dolarlık yatırım gerekiyor. Yani çok büyük yatırım ihtiyacı var. Bunu da özel sektör yapacak. Her yıla ortalama 9.1 milyar dolarlık yatırım düşer. İşte kâr ve iş peşinde koşan yerli özel sektöre iş kapısı. Üstelik elindeki bazı varlıkları da yabancıya satmış ve nakite geçmiş olarak. Bakalım bu yatırımları yapacaklar mı? Yapmazlarsa enerji de dışarıya yüksek bağımlılık ve cari açığın en önemli ayaklarından biri varlığını artırarak devam ettirecek.
Su akar... Yerli kaynak olarak elimizde su ve kömür var. Kömür varlığımızın yüzde 35'ini, su varlığımızın da yüzde 36'sını kullanıyoruz. Yani su akmış biz bakmışız ve enerji için dışarıya bol bol döviz ödüyoruz. Halen su varlığımız yüzde 64'ünü kullanmamışken gidip memleketin en güzel yerlerinden biri olan Fırtına Vadesi'ne santral kurmanın, Güneydoğu'nun en önemli turistik ve kültürel varlığı Hasankeyf'i baraj sularına gömmenin yollarını arıyoruz. Nasıl olsa enerjide bağazımıza kadar dışa bağımlılık oluşmuş ve bu yapı kolay kolay kırılamayacak. O zaman hiç değilse tarihi ve turistik yerleri katletmeyelim. Ne dersiniz?
Sonuç "Öyle yaralar vardır ki kolaylıkla sargısı açılmaz." Alfred de Musset
|