|
93 sefer sayılı uçakta tarih yazanların hikâyesi
|
|
11 Eylül 2001 tarihinde yaşanan facia ile ilgili çok şey yazıldı çizildi, ancak uzun metrajlı filmi yoktu. Beş yıl sonra, olanları uçağın içinden izlemeye ne dersiniz?.
Amerikan sineması, kendi toplumunu çok yakından ilgilendiren büyük ve sarsıcı olayları sinemaya getirmekte çekingen davranırdı. Örneğin Vietnam Savaşı'nın ve onun ardıl şoklarının filmlerde işlenmesi, yıllar sonra mümkün olmuştu. Ama bu dev ülkenin yeni yüzyılın eşiğindeki ilk büyük şoku ve belki de tüm yüzyıla damgasını vuran 11 Eylül 2001 saldırısı, aradan geçen beş yılın sonunda filmlere konu olmaya başladı bile... Daha iddialı ve 'üstün-yapım' görünümündeki filmler beklerken, işte belki daha mütevazı, ama son derece ilginç bir film... Film, o uğursuz günde dört hedefe çarpıp sayısız insanı öldürmeyi ve tüm dünyayı sarsmayı amaçlayan dört uçaktan sonuncusunun, hedefine varamayan tek uçak olan United 93'ün öyküsünü anlatıyor. En çok Kanlı Pazar (Bloody Sunday) adlı siyasal filmiyle tanınan, belgecilikten gelme İngiliz yönetmeni Paul Greengrass, bizlere yine belge tadında, ama son derece gerilimli bir film sunuyor. Öncelikle, United 93'ün kendi hikâyesiyle birlikte, hatta ondan daha ağırlıklı olarak, ABD'nin havacılık yer birimlerinin çalışmasını ve göklerde uçuş halinde olan binlerce uçağı izleme çabalarını görüyoruz. Sonra kimi uçaklar kontrolden çıkıyor, ilk 'uçak kaçırıldı' bilgileri geliyor. Ve önce New York Ticaret Merkezi'ne çarpan iki uçağın, sonra Pentagon'a dalan üçüncüsünün yarattıkları şoku biz de izliyoruz.
YARIM SAATLİK CEHENNEM AZABI Sonra asıl macera başlıyor. Yani 'bizim uçağın' içindeki çok fazla olmayan yolcular (uçak yarı yarıya boş) ve de dört teröristin yaşadıkları. Hızlı bir kurgu ve yönetmenin hiç yitirmediği gerçekçilik duygusu, bize olayı sanki içerden izlermiş izlenimi getiriyor. Belki tam böyle olmadı, ama olasılıkla çok da farklı değildi!.. Film, elbette beklenen hemen tüm temalara değiniyor, tüm yolları kullanıyor. Bir kapalı mekânda, gündelik olandan sıyrılarak dehşete doğru yol alanların karmaşık duyguları, yarım saatin içine sığan o cehennem atmosferi, ölüme yaklaştıkça anılan ve telefonla ulaşmaya çalışılan sevgililer. Ve de her şeye karşın, kaba güce karşı sinmeyen, uçakları ve hayatlarıyla birlikte olası hedefi de kurtarmaya çabalayan bir avuç insanın, gerçek anlamda kahramanca öyküsü. Ama beni en çok ilgilendiren ve dehşete düşüren bunlar olmadı. Ben daha çok o dört teroristle ilgilendim. Sanırım hayli başarıyla çizilmiş karakterlerdi bunlar... Fizik olarak çirkin, eciş-bücüş değillerdi. Daha ötesi, inançları ve imanları çok iyi belirtilmişti. Başta kendileri sayısız insanı öldürmek için yola çıkmış bu dört asi ruh, sürekli dua ediyorlar, Yüce Allah'ın adını dillerinden hiç düşürmüyorlardı. Dudakları sürekli, kıpır kıpır oynuyordu. Yaptıklarına öylesine yürekten inanıyorlardı ki... Ve onlar gibi yüzlerce, binlerce, on binlerce insan vardı. Allah adına, İslam adına kendilerini birer canlı bomba gibi kullandırmaya hazır, Cihad'ın isimsiz, modern savaşçıları. Ve kolay bitmeyecek bir büyük savaşın kanlı canlı silahları... Evet, medeniyetler savaşı denen şey bana sorarsanız çoktan başladı bile. Ve ufukta bunu önleyecek hiçbir umut gözükmüyor. İki taraf da alabildiğine basiretsiz ve sorumsuz davranmayı sürdürüyor. Ve bu son derece ilginç filmi izlerken, bu umutsuzluk duygusu belleklerimize iyice yerleşiyor.
UÇUŞ 93 * * * * ( United 93) Yönetim ve senaryo: Paul Greengrass Görüntü: Barry Ackroyd Müzik: John Powell Oyuncular: Christian Clemenson, Trish Gates, Polly Adams, Cheyenne Jackson, Opal Alladin, Gary Commock, vs./ Universal (UIP) yapımı.
|