|
|
|
|
Vitaminler, mineraller ve sağlıklı yaşam
Geçtiğimiz haftalarda, vitamin ve minerallerin göz sağlığının korunmasındaki rolü hakkında, ticari olarak değil de, bilimsel olarak bir değerlendirme yapmaya çalışmıştık. Söz vitamin ve minerallerden açılmışken, isterseniz, biraz da son yıllarda hızla gelişerek önemli bir pazar haline gelen 'Vitamin, mineraller ve sağlıklı yaşam ilişkisini' inceleyelim. "Bu konu artık son derece sıradan hale geldi, inceleyecek neyi kaldı ki?" diye düşünebilirsiniz. Ancak konuya, kitap, gazete veya dergi satırlarında sık sık karşılaştığınız gibi 'olası yararları'nı sıralayarak değil de, 'olası riskleri'ni değerlendirerek bakmak istiyorum. Multivitamin preparatları genellikle sağlıklı bir yaşam için gerekli tüm temel vitaminlerin yanı sıra, bazı formülasyonlarda, gerekli mineralleri de sağlayabilmektedir. Diğer taraftan, her ülkede farklı yaş ve cinsiyet grupları için gerekli vitamin seviyeleri uzmanlar tarafından yapılan saha çalışmaları ile belirlenmektedir. Ülkemizde de bu sınırların belirlenmesinde uluslararası kurumlar tarafından belirlenen değerler temel alınmaktadır. Ancak toplumların beslenme profilindeki alışkanlıklar ve farklılıkların tam olarak gözönüne alınmadığı bu tip değerlendirmelerin sağlıklı olamayacağı aşikardır. Dolayısıyla, milliyeti ne olursa olsun, bir toplum içerisindeki sebze ağırlıklı beslenmeyi tercih eden fertlerin vitamin ve mineral gereksinimi, et yemeklerini tercih eden kişilerden büyük ölçüde farklılık gösterecekir. Yaş, cinsiyet, beslenme alışkanlıklarından daha ileri sorgularsak, sebzeyi pişirme şekli, tüketme şekli gibi bir sürü alt farklılıklar söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla, kitap ve dergilerde çıkan genel bazı yazılardaki bilgilerden yola çıkarak bilinçsiz şekilde vitamin- mineral tüketiminden kaçınılması gerekir. Kişilerin vitamin gereksinimlerini bilinçli bir şekilde beslenme, pişirme, yaşama alışkanlıklarını göz önüne alarak belirlemeleri daha doğru olacaktır. Diğer bir deyişle, bilinçli kullanım ile gelişigüzel kullanım arasındaki farkı, iyi bir terzi tarafından dikilen bir elbisenin vücuda tam oturması veya konfeksiyon giyimin ise şurasını uzatıp orasını daraltarak uydurulmaya çalışılmasına benzetebiliriz.
GÜNLÜK GEREKSİNİM Günlük gereksinim miktarını aşmayan miktarlarda multivitamin-mineral kombinasyonlarının kullanılmasının herhangi bir sağlık riskine yol açabileceği yönünde doğrudan bir kanıt bulunmamaktadır. Zaten, geçen hafta da tartıştığımız gibi, bu tip ilaçların kullanılması ile sağlanabilecek yararları veya riskleri tam olarak tespit edebilmek bence pek mümkün değil. Mesela toplum içerisinde yağda çözünen vitaminlerin yağ dokusunda depolanarak yüksek miktarda alınması ile zararlı olabileceği, buna karşılık suda çözünen vitaminlerin depolanmayacağı için fazlasının vücuttan atılacağı gibi yaygın kanı da bilimsel olarak destek bulamamıştır. Ancak yine de bazı riskleri gözardı etmemek doğru olacaktır. Mesela, diyetinde yüksek oranda A vitamini (retinol) bulunan yiyecekler (et, karaciğer ve süt ürünleri) veya kahvaltılık tahıl ürünlerinin kullanılması ile kalça kırıkları ve osteoporoz riskinin arttığı yönünde bazı bilimsel bulgular bulunmaktadır. A vitamini için önerilen günlük gereksinim miktarının 0.6-0.8 mg. civarında olduğu ve güvenlik sınırının 3 mg.'a kadar çıkabileceği hesaplanmaktadır. Ancak Amerika'da kadınlar arasında yapılan bir çalışmada, A vitamini bakımından zengin diyete ilave olarak kullanılan A vitamini preparatlarının alınması ile seviyenin güvenlik sınırının epey üzerine çıkılabildiği belirtilmektedir. A vitamininin bu şekilde yüksek miktarlarda kullanılması ile karaciğer hasarı söz konusu olabilmektedir. Bu örnekten de anlaşılacağı üzere önemli sorunlardan biri, günlük vitaminmineral tüketiminin güvenilir aralıklar arasında ayarlanabilmesidir. Yediğimiz besinlerden aldığımız vitamin ve minerallerin dışında, son yıllarda piyasaya sürülen 'vitamin ve mineral katkılı ürünlerin' çeşitlilik ve sayısındaki artışa bağlı olarak hesapta olmayan kaynaklardan da vücuda vitamin mineral alınıyor. Piyasada bulunan meyve sularından soğuk veya sıcak meşrubatlara, margarinlere, çerezlere ve hatta çikletlere kadar birçok ürün içerisine, ticari rekabette öne geçmek amacıyla, vitamin-mineral katkısı yapılıyor. Dolayısıyla günlük gereksinim miktarlarının hesaplanması da zorlaşıyor. Burada bence asıl sorgulanacak olan 'güvenlik sınırı'dır. Vitaminler için kullanılan; tolere edilebilir üst doz seviyesi (UL), yan etki göstermeyen en düşük doz (NOAEL), yan etki gözlenen en düşük doz (LOAEL) ve benzeri sınır değerleri, maalesef çok sayıda uzman tarafından "Bu doza kadar güvenle kullanılabilir, herhangi bir zararı söz konusu olmaz," şeklinde değerlendirilmektedir. Esasında NOAEL ve LOAEL ilk bakışta birbirine benzer kavramlar gibi görülmekle beraber oldukça farklı; ilki vitaminin kullanılması ile uzun süreli veya kalıcı bir yan etki görülmeyen miktarı, ikincisi ise uzun süreli veya kalıcı bir yan etki gösteren miktarı ifade etmektedir. Bir de günlük gereksinim miktarının (RDA) yeterli bilimsel veri sağlanamadığı için tam olarak kararlaştırılamadığı durumlarda yararlanılan 'önerilen ortalama miktar' (AI) söz konusu. Gelecek hafta da bu konuyu incelemeye devam edeceğiz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|