kapat
   
05 Ekim 2006 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

AB'den kopmak en büyük tehdit değil mi?

Demokrasi, çok seslilik ve hukukun üstünlüğü olmadan gerçekleştirilen " Modernleşme " hareketleri, hiç beklenmeyen sonuçları da beraberinde getirir.
Örneğin Osmanlı Padişahı 2'nci Abdülhamid de (1842-1918), Japon İmparatoru Meji de (1852-1912), aynı dönemlerde ülkelerini yönettiler ve Batı ülkeleri karşısındaki yenilgiler sonucunda, ülkelerinde modernleşmeyi, çıkış yolu olarak seçtiler. İki modernleşme hareketinde de, Batı'ya öğrenciler gönderildi, Batı eğitim modelinde okullar açıldı, idari sistem yenilendi, teknolojik aşamalar yapıldı.
İki modernleşme hareketi de, milliyetçiliği tırmandırdı.
Osmanlı çok uluslu bir imparatorluk olduğu için milliyetçilik, parçalanmaya ve mesela Balkan Savaşı'na dayandı. Tek uluslu ve hatta tek ırklı Japonya ise bütünleşti. Sonuçta da iki devlette de militarizm ve otoriter eğilimler tırmandı. Muhalif ve eleştiren sesler, her yöntem kullanılarak susturuldu. Osmanlı'yı 1'inci Dünya Savaşı'na İttihat Terakki sürükleyip, çöküntüyü noktaladı. Japon militarizmi ise, Mançurya istilası sonrasında, ülkeyi 2'nci Dünya Savaşı'na sürükleyip, trajik yenilgiyle noktalanan sonu hazırladı.

İLERİCİLİK
Özetle modernleşme her anlamda " İlericilik " değildir. " İrtica " bazen modern ve çağdaş yaşama yandaş olur, ama çağdaş hukuk ve insanlık anlayışına zıt olan " Faşizm "i veya " Komünizm "i de getirebilir. Bu açıdan Hitler Almanya'sı veya Stalin Rusya'sı, kadın erkek ilişkilerinde ve dine karşı tutumlarında " İrtica "yı temsil etmiyorlardı. İki rejim de " Pozitivizm "den yanaydı. Ama bunlar çok sesliliğe, sivil toplumun özgürlüklerine karşı olan " Militarist " ve " Totaliter " rejimlerdi. Bunlar dünyada " İrtica "yı temsil ediyorlardı. Yani gericiydiler.
Geçmişte benzer deneyimleri yaşayan ülkeler, anayasal demokrasinin ve çok sesli sivil toplum modelinin varlığının, devletin geleceğinin de güvencesi olduğunun bilincindedirler. Bu nedenle, ülkenin sosyo-politik sorunları konusunda, mesela " İç ve dış tehditler " sıralamasının belirlenmesinde kararlar hem " Sivil siyaset "in, hem de " Güvenlik bürokrasisi "nin katılımıyla ve " Ortak sorumluluklar "ın bilinciyle verilir.
Sivil siyasetin hastalığı olan " Popülizm " nasıl ülkenin istikrarı ve geleceği için tehlikeler oluşturursa, aynı şekilde " Militarizm " de, ülkenin toplumsal dengeleri ve iç-dış barışı için tehlikelidir.
Bu gerçekleri içinde yaşayan ve dünya savaşlarında perişan olan Avrupa ülkeleri, bizim için de temel ilkeler haline gelen " Kopenhag Kriterleri "nin içeriğini kutsamaktalar. Bu nedenle mesela Avusturya'da aşırı milliyetçi bir siyasal tırmanma olduğu zaman, AB bu ülkeyi izole etmekte tereddüt geçirmedi.

MİLİTARİZM

AB ile üyelik müzakerelerinin yıldönümünde artık öğrenmiş olmamız gerekiyor. Türkiye'de de aşırı milliyetçi veya militarist bir tırmanma olduğu takdirde, Türkiye ile ilişkiler askıya alınacaktır. Aynı şekilde bir siyasi parti şeriat düzeni programı ile Türkiye'ye totaliter bir dinci rejim vaat ederek seçmenden oy isterse, bu da Avrupa yolunu kesecektir.
Sovyetler'in çöküp parçalandığı 1990'lara kadar, Türkiye'de rejimin demokrat veya antidemokrat olması önemli değildi. Önemli olan Türkiye'nin Batı İttifakı içinde kalmasıydı. Askeri darbe dönemlerinde de Türkiye komünizme karşı " Hür Dünya "nın üyesiydi. Faşist Franco'nun İspanyası da, Salazar'ın Portekiz'i de, Albayların Yunanistan'ı da öyleydi. Nitekim 27 Mayıs askeri darbesinin ilk açıklaması " NATO' ya, CENTO' ya bağlıyız " şeklinde olmuş ve Menderes'in idam edilmesi de Türkiye'nin " Hür Dünya "daki yerini değiştirmemiştir.
Ama şimdi dünya eskisi gibi değil. " İç ve dış tehditler " kavramları da, " Güvenlik " olgusu da, farklı boyutlarda. Örneğin Türkiye'nin güvenliğini ve istikrarını sarsacak en büyük tehlike, AB'den kopmamız ve sadece ABD müttefiki bir Ortadoğu ülkesi konumuna itilmemiz değil mi?
Türkiye'ye gelen her AB temsilcisine (Bugün Hansjörg Kretschmer, dün Karen Fogg) yıpratma kampanyaları açmak, aslında bir belirli akımın sözcüsü olmak değil midir bu anlamda?

KARARLILIK

Bunları neden yazdığımız konusuna gelince... 28 Şubat post-modern darbe döneminde, Batı Grubu'nun önde gelen bir generaline Taha Akyol, " Neden söylemleriniz konusunda sosyologlara, siyasal bilimcilere danışmıyorsunuz " diye sorunca, " Kararlılığımız sarsılmasın diye kimseye danışmıyoruz " cevabını aldığını anlatır.
Bu günlerde sıkı sık seslendirilen " İrtica Tehlikesi " konusunda da, aynı " Danışmasız Kararlılık " olgusu varsa, önümüzdeki seçimde AK Parti daha büyük çoğunlukla iktidarı koruyacak demektir. Daha da ilerisi, bu söyleme fazlaca sarılan CHP de, geçmişteki gibi seçim barajının altında kalabilir.
Çünkü belirli bir kesim dışında geniş toplum kesimlerinin " İrtica tehlikesi " söylemlerinin Ankara'daki koltuk kavgasını yansıttığı izleniminde olduğunu gözlemekteyiz. Ayrıca içeriği açılmamış soyut " İrtica " kavramından, yine geniş kitlelerin " Din "i anladığını da izlemekteyiz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yerel gerçekler ve Avrupalılık   / 04-10-2006
 Acaba Bush da Erdoğan'a "irtica tehlikesi"ni sordu mu?   / 03-10-2006
 Cumhurbaşkanı Sezer'in TBMM'ye veda konuşması...   / 02-10-2006
 Haritada sınır çizmek fantezisi üzerine   / 01-10-2006
 Tehdit ve tehlikeleri toplum ya kanıksarsa...   / 30-09-2006
 Biz bize benzeye benzeye kendimizi iyice benzettik   / 29-09-2006
 Bana her şey Türkiye'yi mi hatırlatıyor?   / 28-09-2006
 Tarih kendisini unutanları acaba affeder mi?   / 27-09-2006
 Bütün darbeler Tayland'daki gibi turistik olmaz...   / 26-09-2006
 Bir yılda iki seçim siyaseti hareketlendirecek   / 25-09-2006
YILMAZ ÖZDİL
Celal Pir, İçişleri Bakanı olsun...
Bir uçağın,...
ERGUN BABAHAN
Amerika'nın sinyali AB ve demokrasik
Komutanların art...
MEHMET BARLAS
AB'den kopmak en büyük tehdit değil mi?
Demokrasi, çok...
UMUR TALU
İzmir'in kurtuluşu!
Profesör Doktor İzge Günal'...
FATİH ALTAYLI
Aşırılıkları tanımlamak
Başbakan Erdoğan'ın "irtica"...
ERDAL ŞAFAK
Bürokrasi ve rüşvet
Üniversitelerin yeni...
'Kimse bizi tehdit edip kaçamaz'
Rusya, Gürcistan'la krizin büyüyeceği sinyali verdi. Devlet Başkanı...
Yaptığını duyunca midem bulandı
Gay karşıtı ABD Başkanı, genç bir erkeği taciz ettiği ortaya çıkan...
TK 2008 kalkışa hazır
TK 2008 kalkışa hazır
Milli Takım'ın atanı Hakan ve tutanı Rüştü SABAH'a konuştu: "Son iki...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu